25 Haziran 2022 Cumartesi

Göçmenlerin kadınları kayda alması

Afganistanlı ve Pakistanlı göçmenlerin kendi tiktok kanallarında kadınları izinsiz bir şekilde çekip paylaştıklarını gördük. Bir insanı izinsiz şekilde çekmek son derece yanlıştır. Ama bu konu ırkçı insanlar tarafından göçmen düşmanlığı üretmek için kullanılmaktadır. Bizi bölüp parçalamak amaç edinilerek göçmenlerin erkeklikleri hedef alınarak onları ‘’tacizcilik’’le özdeşleştirmektelerdir. Bunun böyle olduğunu herhangi bir başka insan aynı şeyi yaptığında tepki görmemesinden anlarız. Bir insanın yaptığı hatalı davranış kendisine aittir, ırka veya cinsiyetine ait görülemez. ‘’Tacizci’’ ilan edilen kişi toplum tarafından artık insan statüsünden çıkarılmıştır. Bu göçmenlerin yaptığı düşüncesizce davranış, içinde cinsellik ve kadın olduğu için büyütülmektedir. Burada biz ve öteki ayrımı devreye girmektedir. O göçmenler, bizden farklı ırk yani öteki, bizim kızlarımızı ‘’taciz etmektedir.’’ Yani burada bir kadın duyarlılığından ziyade korumacı bir ayrımcı tutum söz konusudur. Tüm ayrımcılıkların ortadan kalkacağı bir dünya sınırsız ve devletsiz bir dünya olacaktır. Kimse kendi özgür iradesi dışında bir yerde tutulamaz, bir yerden bir yere zorla götürülemez. 

24 Haziran 2022 Cuma

OKUMA BECERİLERİ ARAŞTIRMASI

Aydın Doğan Vakfı ve Eğitim Reformu Girişimi işbirliği ile Nisan 2022’de ‘’Okuma becerilerinin Toplumsal Cinsiyet Bağlamında İncelenmesi’’ araştırması yapılmıştır. Giriş bölümünde ‘’Kız çocukların okuma becerilerinin genel olarak oğlan çocuklardan yüksek olması, bu incelemeyi toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında yürütmeyi özellikle ilginç ve anlamlı kılıyor.’’ ifadelerine yer verilmiştir. Yani kız çocuklarının oğlanlardan üstün olması durumu söz konusudur. Eşitlik kavramına bakış açımız herkesin mümkün olduğunca en üst düzeye ulaşması için engelleri kaldırmak ise, erkeklerin içinde bulunduğu bu eşitsiz duruma çözüm bulunması için çalışmalar yapılması düşünülebilir. 

Araştırmacılar kullandıkları yöntemi şöyle tanımlamışlardır: ‘’Bu bölümde araştırmanın bulgularının hangi veri seti ve yöntemler kullanılarak hazırlandığı anlatılıyor. PISA 2018 veri seti farklı bileşenlerden oluşuyor. Bu çalışmada öğrenci ve okul anketlerinden faydalanıldı. Öğrenci anketinin veri setinde toplam 612.004, okul anketinde ise toplam 21.903 gözlem bulunuyor. Bu anketler her okula özel olarak atanan ayırıcı kodlar kullanılarak birleştirildi. Bu şekilde öğrenci ve okul düzeyindeki değişkenleri içeren bütünleşik bir veri seti ortaya çıkarıldı. Daha sonra bu bütünleşik veri setinden Türkiye’ye ilişkin veriler çekildi.’’

Araştırmada okuma becerileri şöyle tanımlanmıştır: ‘’Okuma becerileri bireylerin okuduğunu anlayan, değerlendirebilen, kendi okuduklarından vardıkları sonuçlarla karar verebilen ve eleştirel düşünen yurttaşlar olarak topluma katılmalarını sağlamada büyük önem taşır. Dolayısıyla bu beceri hem kızların hem oğlanların eğitim hayatları boyunca geliştirmeleri gereken temel bir bilişsel yeterliktir. Tek başına sağladığı yararın yanı sıra bu beceriler matematik ve fen derslerindeki başarıyı da beraberinde getiriyor.’’ Okuma becerilerine sahip olmak, bireyin kendi özgürlüğünü elde etmesinin köşe taşıdır. OECD ülkelerinin hepsinde kızların okuma becerilerinin erkeklerden yüksek olduğu görülmektedir.

Araştırmada şu ifadelere yer verilmiştir: ‘’Okuma becerileri zayıf olan öğrenciler, okulu erken bırakma ve işsizlikle karşılaşma olasılıkları daha yüksek olduğu için risk grubundaki öğrenciler olarak değerlendirilebilirler. OECD tarafından, PISA 2018 okuma becerilerinde oğlan çocukların kızlara oranla daha geride kaldığının altı çiziliyor, bu farkın en alt düzeyde başarı gösterme oranlarında da görüldüğü belirtiliyor. Bu durumun çocukların gelecekteki hayatlarında ve mezuniyet sonrası istihdama katılımlarında yaratabileceği sorunlar dikkate alındığında, kız ve oğlan çocuklar arasındaki farka etki edebilecek unsurlara değinmek önemlidir.’’

‘’Örneğin zevk için okumaya genellikle ne kadar zaman harcadıkları sorulduğunda, OECD ülkeleri genelinde oğlanların %75'inden fazlası hiç zaman ayırmadığını ya da günde 30 dakikadan az zaman harcadığını bildiriyor. Bu oran kızlarda ise %57,2’dir. Yine OECD ülkeleri arasında, oğlanların %24’ü okumayı sevdiğini ve hobileri arasında okumanın olduğunu vurgularken bu oran kızlar için %44’tür.’’ Okuma yapmaktan zevk alma, okuma ve anlama becerilerini ve kelime dağarcığını geliştirmektedir. Okuma yapmaktan zevk alanların cinsiyet fark etmeksizin okuma puanı artmaktadır. Öğrencilere zevk için okuma yapmaya ne kadar zaman ayırıyorsunuz diye sorulduğunda kızların %13,2’si ve oğlanların %34,3’ü zevk için okuma yapmadığını belirtmiştir. Zevk için iki saatten fazla okuma yapanların oranı kızlarda %13,9, oğlanlarda %4,4’tür. Kızların %77,5’i okumanın boş zamanlarda en çok zevk aldığı uğraşlardan biri olduğunu söylerken oğlanların %49,6’sı okumayı en sevdikleri aktiviteleri arasında sayıyor. Kendi isteği ile okunan kitap türleri arasında öyküleyici kitaplar türünde kızlar %30,4 ile oğlanlar %14’tür. Yani kızlar öyküleyici kitap türünü daha çok okumaktalardır. Bunun yanında gazetelerin %18,4 erkekler, %9,8 kızlardır. Yani kızlar gazeteyi daha az okumaktadır. Bu durumda kadınların daha romantik yapıda olduğu iddia edilebilir. Bilgilendirici kitaplar, dergiler ve çizgi romanda anlamlı bir fark bulunmamaktadır. 

Yani kadınlar erkeklerden daha çok okumaktadır. Erkeklere yüklenen toplumsal roller kadınlar ve erkeklerde eşitsizliğe ve erkek mağduriyetine yol açmaktadır. Oğlanları cesaretlendirecek, okuma yapma konusunda özendirecek çevresel unsurlar eksiktir. Oğlanlar okuma yapmanın daha az önemli olduğunu düşünmektelerdir. Kızların okuma yapmak ve kariyer sahibi olmak ile ilgili ‘’kadınlık bilinci’’ diye adlandırabileceğimiz bir içsel motivasyonu bulunmaktadır, ama benzer şekilde ‘’erkeklik bilinci’’ gibi bir içsel motivasyonu erkeklerde göremeyiz. OECD ülkeleri genelinde kızların oğlanlara kıyasla verilen bir işi bitirmek için daha fazla olumlu tutum içinde ve daha yüksek motivasyona sahip olduklarını belirtmektedir. Benzer durum Türkiye için de geçerlidir. Ama okuma becerilerindeki kadınların üstünlüğü istihdama yansımamıştır. Türkiye’de kadın istihdamı düşüktür ve ne eğitimde ne istihdamda olanlar arasında genç kadınlar fazladır. 2021 itibarıyla yükseköğretimde kadınların okullulaşma oranı (%48,5) erkekleri (%40,5) geçmesine karşın kadınların istihdama katılımı hâlâ %34,2 seviyesindeyken erkeklerinki %72,7’dir. Bu durum da ayrı bir yazının konusu olabilir. 

Araştırmada okul süreçleri ile ilgili şu ifadelere yer verilmiştir: ‘’ Öğrenci-öğretmen ilişkisi, destekleyici öğretmen davranışları, öğrenmede rekabet, okul kaynakları gibi eğitsel faktörler kızların performansını oğlanlardan daha fazla etkiliyor. Örneğin kızlar ödev yapmak için daha fazla zaman harcıyorlar ve bu sayede okuduğunu anlamada, metin yapıları ya da kelime bilgisinde oğlanlara göre daha başarılı oluyorlar.’’

Araştırmada sosyo-ekonomik durumun da okuma puanları üzerindeki etkisi incelenmiştir. Sosyo-ekonomik düzey artınca okuma puanları da artmaktadır. Ama bu bulgu cinsiyetler arasında değişkenlik göstermemektedir. Yapılan analize göre, öğretmenlerin sınıfta ve okulda tüm öğrencilere eşit ve saygılı davrandığı, çokkültürlülüğü desteklediği ve toplumda var olan dışlayıcı ve küçük düşürücü davranışları okula taşımadığı adil bir okul ikliminde öğrenim gören öğrencilerin okuma başarı puanlarının daha yüksek olduğu görülmektedir. Bunun yanında oğlanlar okula aidiyet ve rekabetçi okul ortamından daha olumlu yönde etkilenmektedir. Okuma becerilerine ilişkin özyeterlik algısı yüksek olan, başka bir deyişle, okuma becerilerine güvenen ve iyi bir okuyucu olduğunu düşünen kızların okuma puanları daha yüksektir. Öğretmenlerin ve ailelerin kızların oğlanlara göre daha iyi bir okuyucu olduğunu düşünmeleri ve onları buna uygun şekilde motive etmeleri bu sonuca neden olmuş olabilir. Bu konuda araştırmada şu ifadelere yer verilmiştir: ‘’ Kız çocukların yılmazlıkları, zor durumda çözüm yolu bulabileceklerine ve zor durumların üstesinden gelip başarılı olabileceklerine olan inançları kızların okuma başarılarıyla olumlu bir ilişki içindedir. Bu değişkenin hesaplanması bahsettiğimiz özyeterlik değişkeniyle yakından ilişkili olduğu düşünülürse, kendilerine güvenen kızların okuma başarı puanının da yüksek olması beklenilen bir sonuçtur.’’ Kızların verilen bir işi bitirme konusunda daha fazla motivasyonları vardır. Özellikle Türkiye gibi eğitim sisteminin sınav ve rekabet üzerine kurulu olduğu, eğitimin ve yüksek gelirli işlerin sosyal mobiliteyi artırıp kişilere daha refah dolu bir yaşam sunduğu ve böylece gelir eşitsizliğini ileriki zamanlarda biraz da olsa dengelediği ülkelerde, öğrencilerin yüksek gelirli meslek gruplarına ve yükseköğretime yönelmesinde okullar özellikle kızlar için kilit bir rol oynamaktadır. 

 

Araştırmanın linki şuradadır: 

 https://aydindoganvakfi.org.tr/media/somjyty3/arastirmaraporuokumabecerileri-v1.pdf

21 Haziran 2022 Salı

GÜLŞEN’İN ŞARKILARI


Bu yazıda sevdiğim önemli bir pop şarkıcısı olan Gülşen’in şarkı sözlerini inceleyeceğim. 

 

Pijamalı Gülşen’den başlayalım: 

 

BE ADAM [Söz & Müzik: Özkan Turgay]

 

 

Gizleme benden çekinme söyle
Yollarıma çık yürekli ol
Saklanma benden derdini söyle
Sen karşıma çık yürekli ol

Kaçırma gözlerini
Dinle kalp sesini
Söyle seviyorsan yürekli ol

Kaçırma gözlerini
Dinle kalp sesini
Söyle seviyorsan yürekli ol

İçine ata ata ne hâle düştün
Tuta tuta çatlayacaksın be adam
Çekinme hadi hadi söyle de kurtul bundan
Kura kura kurudun be adam

 

Tüm ilişki sorunları çözüldü de erkeğin çekingenliği mi kaldı?  

 

İHANET [Söz & Müzik: Gülşen]

İçim öyle rahat hiç acelem, telaşım yok
Zaman öğretiyor eğriyi, doğruyu insana
İçim öyle rahat hiç acelem, telaşım yok
Zaman öğretiyor eğriyi, doğruyu insana

Ben günahsızdım sen günahkar
Sevmemişsin gördüm zerre kadar
Çok belliydi niyetin anladım
Yazık ki her şey bir yere kadar

Sana bir ihanet borcum vardı
Ödedim sonunda ağlayarak
Çoktan hak etmiştin bunu üzgünüm
Berabere bitti bu aşk

 

‘Gülşen’i farklı kılan, şarkılarında ilginç ifadeler olmasıdır. ‘’Bir ihanet borcum vardı, berabere bitti bu aşk’’ diye bir nakarat. Çıktığı zamanı hatırlamıyorum, ama sonradan Gülşen dinlerken aklımda kalmış olduğunu fark ettim. 

 

BU AŞK ADAM OLMAZ [Söz & Müzik: Alper Narman]

Rüyamızı gerçeklerle karartmadan yar
Sana bir çift sözüm var, kulağını bana ver
Bu dünyanın tasasını sen istedin yar
Ağlıyorsun ama şimdi mendilimi bana geri ver
Mendilimi geri ver

Senden hiçbir şey olmaz bana
Hamurunda ne iyilik ne kötülük yok
Benden hiçbir sey olmaz sana
İçimde sana karşı hiç istek yok

Ne okur ne yazar, ne gezer ne tozar
Ağlasan da uğraşsan da bu aşk adam olmaz
Ne yapar ne bozar, ne batar ne çıkar
Ağlasan da uğraşsan da bu aşk adam olmaz

 

 

SAKINCALI [Söz & Müzik: Gülşen]

 

Yanıyor içim dışım bir garip halde
Ne sözüm geçer ne gücüm yeter bu kalbe
Yolunu çizdi çoktan düşünmeden sonunu
Bilmiyor bu aşk yakacak onu pare pare

Tutuldum sakıncalı bir sevgiliye
Zarardasın ey kalbim dön geriye

Tutuldum sakıncalı bir sevgiliye
Zarardasın ey kalbim dön geriye

Al Tanrım aklımı ki zaten bende değil
Al Tanrım kalbimi bu aşk hakkım değil

 

Gülşen’in en çok beğendiğim şarkılarından birisidir. 

 

NAZAR DEĞMESİN [Söz & Müzik: Gülşen]

Neyine güveniyor kalbim
Boyumdan büyük bu sevda
En zorunu buldum aşkın
Kendini bana sakla

Yaşamazsam bugünü
Hayat beni bağışlamaz
Yarını bilmem unut dünü
Sana zararım dokunmaz

Bozuyorum aşk orucumu
Yıllar sonra seninle
Âşığım, hayranım her bir zerrene
Bakmaya kıyamadım bir kez yüzüne
Nazar değmesin, eğilsin âlem dizine

 

‘’Yaşamazsam bugünü, hayat beni bağışlamaz.’’ 

 

YURTTA AŞK CİHANDA AŞK [Söz & Müzik: Halil Koçak]

 

Albümüne adını veren şarkı oldukça cesur bir ifade.

 

 

Kıymete binmek ne hoş
Ayrıldıktan sonra var mı önemi?
Devir tersine döndü
E ben de az ölüp bitmedim mi?

Şimdi gel de gör beni
Duruyor muyum yerimde hâlâ?
Yurtta aşk cihanda aşk
Her yerde aşk bundan sonra

Elimi de kolumu da bağla hadi
Bir odaya bir ömür hapset hadi
Becerebilirsen zapt et hadi
Yangınım çok büyük, of

 

Ayrıldıktan sonra kıymete binmenin önemi olmadığını anlatırken yerinde duramadığını yani kısacası hayatını yaşadığından bahsediyor. 

 

YA TUTARSA [Söz & Müzik: Altan Çetin]

Bu şarkı beni ortaokuldayken Gülşen’le tanıştıran ve onu sevmeme neden olan şarkıdır. 

 

 

İçimde hiç art niyet yok ben böyleyim
Günah çıkarmak amacım değil söyleyim
İçimde hiç art niyet yok ben böyleyim
Günah çıkarmak amacım değil söyleyim

Ben ne mi yaptım Allah'ım
Aşkın içine düştüm kaldım
Hoca Nasrettin gibi gönüllere maya çaldım

Ya tutarsa, ya tutarsa, ya tutar da aşk el verirse
Ya tutarsa, ya tutarsa, ya tutar da biri denk gelirse
Ya tutarsa, ya tutarsa, ya tutar da aşk el verirse
Ya tutarsa, ya tutarsa, ya tutar da biri denk gelirse

 

EN ŞAHANESİNDEN [Söz & Müzik: Gülşen]

 

Alt tarafı bir bakış değil mi
Ama en yeşilinden
Kaderime yazmalı mı seni acil
Vazgeçmeli mi hevesimden

Bile bile, seve seve
Biliyorum geleceğim peşinden
Yakacağım bu başı salacağım derde
Yine en şahanesinden

Çok canım sıkılmıştı cümle aşkların gailesinden
Çok sığ kalmıştı her şey, ben işin derinindeyken
Tam da kurtulmuş hazır vazgeçmişken eskilerimden
Sana yol görünüyor aşkım kalbime doğru gel erken, erken

 

Gaile sözcüğünün iki anlamı vardır: 1.si dert, üzüntü, keder. 2.si uğraştırıcı iş, çekilmesi zor yük. 

 

 

CANIN SAĞOLSUN [Söz & Müzik: Halil Koçak]

Hep seni düşünüyorum
Aklımda saklayıp kalbimde buluyorum
İstemekten vazgeçemiyorum

Geceler boyu seni yanımda dileyip
Güneşle uyuyorum
Kalktığımda yoksun yine

Dünümü, bugünümü, geleceğimi çaldın
Bak, yine de kızamıyorum
Canın sağ olsun, canın sağ olsun
Bu can feda olsun

Hiç kimse benliğini seninle bu kadar dolduramaz
Gel kendini de al bu benliğimden
Hiçbir şeyim kalmasın, of
Hiçbir şeyim kalmasın

 

Böyle abartılı şeyler hoş değil. 

 

 

E BİLEMEM ARTIK [Söz: Ercan Saatçi, Gülşen & Müzik: Ercan Saatçi, Ufuk Yıldırım]

Bir kitap gibi yazarım satır satır
Benim acılara ihtisasım var
Geçerim ağır ağır

Her kahır gibi çekerim usul usul
Benim bu duruma bağışıklığım var
İçerim ağır ağır

Gez, dolaş, yat, kalk, eğlen
Sana karışmam
Bugünü ben milat saydım
Yakındır coşmam

Senin resmini, ismini, cismini
Göremem artık
Senin hâlini, tavrını, kuralını
Çekemem artık
Senin bildiğini, gördüğünü, sevdiğini
Sevemem artık
Senin aklını, fikrini, duygunu
E bilemem artık

 

İhtisas sözcüğü duygu ve uzmanlaşma anlamları taşır. ‘’Gez, dolaş, yat, kalk eğlen, sana karışmam.’’ Ne yani daha önce karışıyor muydun? Onun bildiği, gördüğü, sevdiği şeyleri niye sevemiyorsun? 

 

MUHTELİF ZAMANLARDA [Söz & Müzik: Gülşen]

 

İstemem ki ben muhtelif zamanlarda benim olan sevgili
Benzemem ki ben başka kimseye aşka âşığım bal gibi
Söyle kalbine zahmet etmesin sevmezse beni kendi gibi
Hiç yorulmadan hiç duyulmadan çeker giderim efendi gibi

Arıza çıkarırım itinayla inanmıyorsam
Hasar da bırakırım ruhunda kandırıldıysam
Dememiş miydim (he)

Doğal olarak düşünürüm
Bir çıkarın mı vardı benden
Asıl olarak inandığım tuzak kurdun içinden
Tuttun mu yasımı korudun mu
Ya da benden hasını buldun mu
Zarardasın niye bu satış
Aşk kaça kalbine sordun mu sen
Birinci, Allah'tan korktun mu sen

 

Muhtelif çeşitli demektir. ‘’Birinci Allah’tan korktun mı?’’ derken Allah’ın bir sıfatı olarak ‘’Birinci’’ olmasından bahsetmiş. Gerçekten ‘’arıza’’ bir şarkı. 

 

 

BİR AN GEL [?]

Gittiğin uzun uzun uzun yollar
Seni geri getirmesini de bilsin o zaman
Halim tavrım vaziyetim ortada
Yerdeyim düştüm kaldır o zaman

Bir an gel, dön gel hep gel tövbeleri bozup gel
Ya da kal orada ben sana geleyim o zaman

Çekip sağa inmesini de bilirim icabında
Sen olacağına bak
Sen haklı çık da didişmelerden
Gocunmam alkışlarım şak şak

Aç biilaç dönmesini de bilirim icabında
Sen olacağına bak
Sabahlar olmaz sevişmelerden
Gönlünü alıveririm şipşak

Say çocukluğuma, say cahilliğime
İster haylazlığıma, ister aymazlığıma
Say çocukluğuma, say cahilliğime
İster haylazlığıma, ister aymazlığıma
İster aymazlığıma

 

Bu şarkı ilk çıktığı zamanı hatırlıyorum. Bende Gülşen’e karşı bir hayal kırıklığıydı. Sözlerinde de kadında sevimli gözüken maskülen ifadeler dışında ilgi çekici bir şey yok. ‘’Git, gel’’ şarkılarının sözlerinden pek hazzetmiyorum. Ama yine de bu şarkıyı bir ara beğenip dinlediğim bir dönem vardı. 

 

SEYRE DURSUN AŞK [Söz: Gülşen & Müzik: Gülşen, Ozan Çolakoğlu]

Ah, ah ki ne ah
Olmuyor geceler sabah

Mecbur ayrılığının yasını
Kalpten ağrılarının en hasını
Kalmasın yerde, gözyaşımı geri al

Mecbur ayrılığının yasını
Kalpten ağrılarının en hasını
Kalmasın yerde, gözyaşımı geri al

Gel, sarıla sarıla uyut ya da uyutma
Seyre dursun aşk, sevişe sevişe konuş
Sakın ha susma, yâr
Ya beni öldür ya da beni belalın say

Gel, sarıla sarıla uyut ya da uyutma
Seyre dursun aşk, sevişe sevişe konuş
Sakın ha susma, yâr
Ya beni öldür ya da beni helalin say

 

‘’Sevişe sevişe konuş’’manın ne olduğunu bayağı merak ediyorum. 

 

BANGIR BANGIR [Söz & Müzik: Gülşen]

Yanım çok kalabalık, sesin gelmiyor, bağır
Müzik son ses, bangır bangır
Ağzı bozuk şarkılar tuttum sana biraz ağır
Haydi, haydi, saldır, saldır

Gül gibi uyuyan yılanı uyandırdın
Garanti bildin beni, havalandın
Yürek yemiş sanki mübarek
Neyine güvendin, evladım?

Gül gibi uyuyan yılanı uyandırdın
Garanti bildin beni, havalandın
Adın bensiz buralarda
Etkisiz eleman, sıfır aldın

Yavrum, kaldır kollarını
Teslim ol, etrafın sarılı
Sabret, af çıksın, sana ben
Öptür'ce'm bu evin yollarını

Yavrum, kaldır kollarını
Teslim ol, etrafın sarılı
Bunlar iyi günler, sana ben
Göster'ce'm kıvrak oyunlarımı

 

 

‘’Adın bensiz buralarda, etkisiz eleman, sıfır aldın.’’ Bu özgüven nereden geliyor? 

 

 

DAN DAN [Söz & Müzik: Gülşen]

Soğudu havalar burda güneş açmıyo'
Telefonu da hiç açmıyo'
Beklesin diyordur ne acelesi var
Bi' yere kaçmıyor gözümden de kaçmıyor

Ya beni gelip alırsın burdan
Ya da bi' ses duyarsın ordan
Öldürürüm kendimi
Dan dan dan dan dan dan

Blöf yok valla billa
Bana sen lazım illa
Güzellikle veya zorla zorla zorla

Blöf yok valla billa
Bana sen lazım illa
Duygular anlarsın ya gırla gırla gırla

 

 

Psikolojik şiddete örnektir. 

 

BİR İHTİMAL BİLİYORUM [Söz & Müzik: Gülşen]

Gözyaşım kurak bak bu son durak
İndim yürüyorum
Harcayıp attın sen bizi sattın
İnanamıyorum
Nasıl bi' yalan
Koynumda yılan mı besledim yani
Ölümü şaka sanmışsın demek
Ben hiç gülmüyorum
Seni benden başkası kesmez asla
Bi' ben etmez kimi istersen çarp çıkar topla
Pişmanları oynayacaksın sonra
Bi' merasimle döneceksin o gün ana yurda
Yanıyo yanıyorum, sayıyo sövüyorum
Bitmeyen hesabım var
Almaya geliyorum
Yanıyo yanıyorum, bir ihtimal biliyorum
O da ölmek senin için
Değer mi hiç sanmıyorum

 

‘’Bir ihtimal biliyorum, o da ölmek senin için, değer mi hiç sanmıyorum.’’ Beni tekrar Gülşen’e yakınlaştıran şarkıdır. ‘’Seni benden başkası kesmez asla.’’ Büyük konuşmuş. ‘’Bitmeyen hesabım var, almaya geliyorum.’’ Ne yapacak? Yoksa ona bir ihanet borcu vardı ağlayarak mı ödeyecek? 

 

LOLİPOP [Söz: Gülşen, Müzik: Ozan Çolakoğlu]

Kaçtıkça giriyorum çekimine
Sanki giymişim ateşten elbise
Sen bi' hata olsan ben bin kere yaparım

Korkulu rüyalarımın sahibi
Oyna, duygularımın ol katili
Kollarınsa eğer cezaevi ben yatarım

Dudaklar lolipop, al
Kucaklar dolusu love
İstemem altınlar, pırlantalar
İsterim ooo

Ben bir tek seni
Tek seni, tek seni
Aşkımla ölçülemez hiçbir money
Oh mommy, so yummy
Aslında gitsek ya biz daha ileri
Daha ileri, az daha ileri
Oooo

My love
İçim dışım lav
Ay lav, ay lav
İşim gücüm yok başkalarıyla
(Yo)
Söndürülmez bu ateş sularla
Oo

My love
Bak yaklaşıyor bi' cisim iddiayla
Bildiklerini unut sırayla
Çarpışmalarımız itinayla
Oo

 

‘’Sen bir hata olsan ben bin kere yaparım.’’ Yapmayın. 

 

Bu yazıyı yazarken epey eğlendim, umarım eğlendirebilmişimdir. Dünya müzik günümüz kutlu olsun. 

18 Haziran 2022 Cumartesi

ŞİDDETE KARŞI SÖZLEŞME


 

Şiddetin her türlüsü bizim yaşam alanımızın ihlalidir. İnsanları kadın, erkek, çocuk farketmeksizin şiddetten koruyacak bir sözleşme gereklidir. İstanbul Sözleşmesi bir sözleşme olarak gündemdedir. Bu sözleşme benim elimden geçseydi nasıl olurdu? Bu metni yazmamdaki amaç şiddet biçimlerine ve türlerine dikkat çekmek ve şiddet nasıl önlenebilir buna cevap aramaktır.   

 

Şiddet nedir? Şiddet kişinin beden ve ruh bütünlüğüne saldırıdır. Şiddetin türleri olan fiziksel, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddet birbirlerinin yanı sıra da olsa birbirleriyle bütünleşik halde bulunabilir. Buna nasıl bir çözüm gereklidir? 

 

Öncelikle şiddetin cinsiyetsiz olduğunu kabul etmek, bu konudaki önyargıları kıracaktır. Şiddetin her türlüsünü ortadan kaldırmak dünya barışını tesis etmenin yoludur. 

 

Şiddete karşı çözüm üreten bir sözleşmenin varlığı şunlara olanak verir: 

 

a)     Şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak

b)    İnsanları güçlendirmek, her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak , cinsiyetler ve kimlikler arası eşitliği yaygınlaştırmak 

c)     Şiddet mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak

d)    Şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak 

e)    Şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvveti birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamak

 

 

Cinsiyet temelli şiddet hane içi veya hane dışında, kamusal veya özel alanda gerçekleşebilir. Cinsiyet temelli politikaların iki önemli kavramı vardır: ‘’Biyolojik cinsiyet’’ ve ‘’Toplumsal cinsiyet’’. ‘’Biyolojik cinsiyet’’ yani kişinin biyolojik varoluşu, kendisinin toplumsal olarak temsilidir. Dolayısı ile ‘’Biyolojik cinsiyet’’ ile ‘’Toplumsal cinsiyet’’ birbirinden farklı şeyler değillerdir. Kişinin kendisini bir kadın ya da bir erkek olarak tanımlayıp buna uygun yaşamasının kişi sayısı kadar çeşidi vardır. Kişinin hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadan kişi olarak haklarının korunması ve ona karşı şiddetin önlenmesi gerekmektedir. 

 

Ayrımcılığın her türlüsü suçtur. Ayrımcılıklar birlikte yaşamamızın önüne engel teşkil ederler. İnsanlar ırk ve cinsiyet başta olmak üzere sosyal anlamda eşittirler. Hiçbir insanın kendisini gerçekleştirme yoluna engel konmamalıdır. 

 

Devlet de şiddet eylemine girişmekten imtina etmelidir ve devlet yetkilileri, görevlileri, organları ve kurumları ve devlet adına hareket eden diğer aktörler bu yükümlülüğe uygun bir biçimde hareket etmelidir.  Devlet, devlet dışı aktörlerce gerçekleştirilen şiddet eylemlerinin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması konusunda azami dikkat ve özeni sarfetmelidir. 

 

 

Şiddetin önlenmesi ile ilgili politikaların tüm toplumu ileriye taşıması ve kişiler arası eşitliği tesis etmesi için tüm toplumun unsurları, kurumları ve bireyleri bütüncül olarak çalışmalıdır.  

 

Genellikle kadınları daha aşağı düzeyde gören bazı kalıp önyargı, töreler ve gelenekler ve diğer uygulamaların ortadan kaldırılması; kadınlar ve erkeklerin sosyal, kültürel davranış kalıplarının değişmesi için çalışmalar yapılmalıdır.  

 

Şiddetin önlenmesi için toplumun eğitilmesi çok önemlidir. Tüm eğitim seviyelerinde gerçek bir cinsiyet eşitliği, karşılıklı saygı, kişisel ilişkilerde çatışmaların mecbur kalınması haricinde şiddete başvurmadan çözüme kavuşturulması ve kişilik bütünlüğüne saygı gibi konularda öğrenciler zaman içinde değişen öğrenme kapasitelerine uyarlanmış bir biçimde şiddetsiz bir kültür için eğitilmelidir. Bu eğitimlerde insanların cinsiyet ayırt etmeksizin güçlü, dayanıklı, cesur ve özgüvenli olması öğretilmelidir. Bu fikirler eğitimin yanı sıra, spor, kültür, eğlence ve medyada yaygınlaştırılmalıdır. Bu tür bir eğitim programının yetişkinler için de düzenlenmesi sağlanmalıdır. Özellikle cinsel suç işleyenlerin yeniden suç işlemelerini önlemek için eğitim programları oluşturulmalıdır. Medyada kullanılan aşağılayıcı ve ötekileştirici dilin dönüşmesi için çalışmalar yapılmalıdır. 

 

Şiddet eylemlerinin mağdurları veya mağduriyete neden olanlar üzerinde çalışan ilgili personel kadrolar tarafından söz konusu şiddet olaylarının önlenmesi ve tespit edilmesi, kadın erkek eşitliği sağlanmalı; mağdurların ihtiyaçları ve haklarının yanı sıra, ikincil mağduriyetin önlenmesi konularında uygun bir şekilde eğitimi gerçekleştirilmelidir. 

 

Şiddet mağdurlarının mevcut destek hizmetleri ve yasal tedbirler konusunda anlayabildikleri bir dilde yeterli ve zamanında bilgi almalarını sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalıdır.  

 

Şiddet mağdurlarına güvenli yer sağlamak amacıyla barınma evlerinin oluşturulması ve mağdurların yardımına proaktif bir şekilde koşulması için çalışmalar yapılmalıdır. 

 

7/24 faaliyet gösteren ücretsiz telefon hattı oluşturulmalıdır. Buraya başvuran mağdurların kimliğinin gizli tutulması sağlanmalıdır. 

 

Mağdurlar için tıbbi ve adli tıp muayenesi yapmak, travma desteği ve danışmanlık hizmetleri sağlamak üzere uygun, yeterli sayıda ve kolayca erişilebilen, cinsel şiddet kriz merkezleri veya sevk merkezleri oluşturmak üzere çalışmalar yapılmalıdır. 

 

Mağdurlara koruma ve destek hizmeti sağlanırken, şiddet olayının çocuk tanıklarının haklarının ve ihtiyaçlarının gerektiği gibi biçimde göz önünde alınması sağlanmalıdır. Çocuk tanıklara yaşlarına uygun psikososyal danışmanlık hizmeti dahil edilmeli ve söz konusu tedbirlerle çocuğun menfaatlerine uygun olarak gereken ilgi gösterilmelidir. 

 

Şiddet eylemlerinin gerçekleştirilmesine tanık olan veya bu tür eylemlerin gerçekleştirildiğine veya mütakip şiddet eylemlerinin gerçekleştirebileceğine dair makul gerekçeleri olan şahısların bunu yetkili makamlara bildirilmelerini teşvik etmeye yönelik çalışmalar yapılmalıdır. 

 

Zorla veya kandırılarak gerçekleştirilen evlilikler geçersiz ve hükümsüz sayılmalıdır. 

 

Mağdura yönelik cinsel şiddet eylemleri kişinin tamamen özgür irade ile vermesi gereken rızanın ihlalidir. Bu tür cinsel suçlar eşler veya birlikte yaşayan kimselere karşı da işlenebilir. 

 

Cinsel şiddetin bir türü de gelenek ve görenekler yoluyla kişinin beden bütünlüğünü ihlal eden uygulamalardır. Bu tür uygulamalar yasaklanmalıdır.

 

Cinsel şiddetin başka bir türü ise kişinin rızası alınmadan ona ve cinselliğine yönelik ameliyat yapmaktır. Bu tür rıza dışı ameliyatların önüne geçilmelidir. 

 

Şiddet eylemlerindeki ceza davalarında kültür, töre, din, gelenek veya sözde ‘’namus’’un gerekçe gösterilmesi engellenmelidir. 

 

Şiddet mağduru heteroseksüel erkek veya kadın olabileceği gibi LGBTİ bireyler de olabilir. LGBTİ: lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks kelimelerinin kısaltmasıdır. Lezbiyen kadınlardan hoşlanan kadın demektir. Gey ise erkeklerden hoşlanan erkektir. Biseksüeller ise iki cinsiyetten de hoşlanabilir. Trans bireyler kendi cinsiyeti ile toplumun ona doğumda atadığı cinsiyetin uyuşmadığı insanlardır. Trans erkekler olabileceği gibi trans kadınlar da olabilir. İnterseksler doğumda iki cinsiyette de atanamayan biyolojik olarak farklı kimselerdir. Bu farklı gruplar toplumda değişik toplum baskılarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Bu baskılara karşı gerekli ve yeterli önleme mekanizmaları geliştirilmelidir. 

 

 

 

KURAK GÜNLER

Kurak Günler filminin geçtiği Yanıklar isimli taşra kasabasında kuraklık ve obruklar vardır. Belediye sakinleri havaya tüfekle ateş ederek d...