A Bronx Tale filmi 3 erkek üzerine yoğunlaşmaktadır. Çocuğunu kötülüklerden korumak isteyen ‘’işçi sınıfı’’na mensup bir baba figürü olan Lorenzo, yaşadıkları mahallenin bir numaralı adamı olan gangster Sonny ve babasının engellemelerine rağmen onun peşinden giden Calogero. Bu filmde maskülenlik, babalık, liderlik, erkeğin erkeğe duyduğu bağlılık, ırkçılık karşıtlığı gibi konular ele alınmaktadır.
Calogero, Sonny’nin ona verdiği isimle C filmin baş karakteridir. Film 1960 yılında Bronx’un Fordham bölgesinde geçmektedir. Fordham bölgesi Calogero’nin deyimiyle ‘’Kendi içinde bir dünya’’dır.
Filmin başında Calogero 9 yaşındadır ve mahallede erkeklerin kadınlara kur yapmasından bahsetmektedir. Kötü bir örnek görmekteyiz. Erkek azarlayarak kadının arabaya binmesini sağlamaya çalışmaktadır. Kapıyı açarak ısrarla ‘’Arabaya bin’’ demektedir. Böylece kendisini kadına muhtaç gibi göstermiştir. Dolayısıyla kadın onun arabasına binmemiştir.
Calogero Sonny’e hayrandır. Mahalledeki herkes ona tanrı gibi davranmaktadır. Calogero’nun deyimiyle o zaten tanrıdır. Calogero kapının önünde oturur, tüm gün ve gece Sonny’i izlemektedir. Bir gün bir olay olur ve tanışırlar.
Calogero’nun babası Lorenzo otobüs şoförüdür. Annesinin adı da Rosina’dır. Calogeroların evinin yanında Sonny’nin Chez Bippy adında barı vardır ve Peruk Tony adındaki bir adamı o barın kağıt üstünde sahibi gözükmektedir. Lappa Eddie, Balina Jojo, Kahveli Kek Frankie, Nakavt Danny Sonny’nin diğer adamlarıdır. Sonny’nin sağ kolu Fısıltı Jimmy’dir. Mahallede kimse onlara bulaşmaya cesaret edememektedir.
Calogero’nun annesi Rosina, Calogero’nun Chez Bippy’e girdiğini görüp onu oradan çekip alır. Calogero ailesi karşı çıkmasına rağmen sürekli o bara gitmektedir. Annesi onu ‘’Ne işin var.’’ diye azarlayınca ‘’Sadece babamı arıyordum.’’ diye yalan söyler. Bu bir özgüvensizlik belirtisidir. Yalan söylemek bir kolaycılıktır ve aslında yaptığının arkasında duramamak yaptığının doğruluğuna yönelik inancı sorgulatır.
Calogero Sonny’i taklit etmeye çalışmaktadır. Onu ideal erkek olarak görüp rol model almaktadır. Ama Sonny ‘’Ona hiç bakmamaktadır.’’ Calogero’nun Sonny’e imrenerek baktığı bir sahnede Sonny’nin bir adamına dövüş şakası yaptığını görürüz. Bu bir meydan okumadır aslında. Calogero da Sonny’nin adama vururkenki el hareketlerinin aynılarını yapmaya çalışır. Sonny’nin 3 parmağı ile yaptığı özel el hareketi onun imzasıdır. Calogero da onun o hareketini taklit etmektedir.
Evde Calogero bifteğe burun kıvırmaktadır. Calogero’nun canı biftek çekmemiştir. Lorenzo bifteği alıp yiyebilmek için çok çalışmak gerektiğine vurgu yaparak çocuğunu sahip olunanların kıymetini bilmesi için yetiştirmeye çalışmaktadır.
Calogero bir taraftan Sonny ile iletişim kurmak, Sonny gibi olmak istemekte; bir yandan da bunu onaylamayacak olan ailesinden çekinmektedir. Dolayısı ile babasından ona kızar diye orada olduğunu saklamaya çalışmıştır ama başarılı olamamıştır. Babası ona bardan uzak durması gerektiğini söylerken şunu der: ‘’Büyüyünce sebebini anlayacaksın.’’
Parlak ve Kaçık Mario Calogero’nun en iyi arkadaşlarıdır. Beraber Seyyar Satıcı Phil’e sataşırlar. Çocuklar Sonny’i görür ve onu kendi aralarında taklit ederler. Sonra otobüste siyahi birilerini görürler. Siyahi ve beyazların mahalleleri ayrıdır ve birbirlerinin mahallelerine asla giremezler. Bu durum oradaki ırkçılığı bize göstermektedir. Calogero diğer arkadaşlarından farklı olarak ırkçılığı sorgulamaktadır.
Calogero bir trafik kavgasına şahit olur. Adam arabasından iner ve elindeki sopayla öbür arabanın camını kırar. Tam bu anda Sonny adama ateş eder ve adam ölür. Bu olaydan sonra Calogero ve Sonny göz göze gelirler.
Polisler Calogero’yu sorgulamaya Calogeroların evlerine gelirler. Babası Calogero’yu içine düştüğü bu durumdan korumak istemektedir. Çünkü ispiyonculuk, muhbirlik kötü bir şeydir. Bu bir yalancılık değildir. Lorenzo ısrarla polisleri evden göndermeye çalıştığında polisler onu tehdit ederler. Burada Lorenzo ile polisler arasındaki güç dengesizliğini görmekteyiz. Polisler Calogero’nun katilin kim olduğunu göstermesini istemektedir. 9 yaşında bir çocuk olan Calogero içine düştüğü durumda ne yapacağını bilemez ve polislerin teklifini kabul etmek için babasına bakarak onaya ihtiyaç duyar ve kabul eder.
Polis teker teker Sonny ve adamlarını yan yana dizer ve Calogero’dan katilin kim olduğunu söylemesini ister. Calogero Sonny’i koruyarak katilin oradaki kişilerden hiçbirisi olmadığını söyler. Calogero’nun bu davranışı Sonny’nin ilgisini çeker.
Babası Calogero için en iyisini istemektedir. Calogero beyzbola hayrandır. Babasına ‘’Bir gün ben de beyzbol oyuncusu olabilir miyim?’’ diye sorar. Babası şöyle cevap verir: ‘’İstediğin her şey olabilirsin. Unutma, hayattaki en acı şey yeteneğin boşa harcanmasıdır. Dünyanın tüm yeteneğine sahip olabilirsin ama doğru şeyi yapmazsan hiçbir şey olmaz. Doğru şeyi yaptığında iyi şeyler olur.’’
Fısıltı Jimmy Lorenzo’ya iş teklif eder. Lorenzo pis işlere bulaşmak istemez. Karısına bu fikrini söyleyince karısı bu teklifi ‘’Mı acaba?’’ diyerek sorgulamıştır. Lorenzo Rosina’ya şunu der: ‘’Bir otobüs şoförüyle evlendiğin için pişman değilsin değil mi?’’. Rosina şöyle cevap verir: ‘’Üniformana âşık olmuştum.’’ Yani Rosina, Lorenzo’nun yapabilitesine odaklanmıştır.
Calogero Sonny’i ele vermeyerek yalan söylediği için günah işlediğini düşünür ve huzursuz olur. Rahibe günah çıkarmaya gittiğinde rahip ona Tanrı’dan güçlü kimse olmadığını söyler. Calogero bundan emin değildir. Çünkü Sonny’i kafasında bir Tanrı gibi görmektedir.
Sonny Calogero’yu barına çağırarak onunla tanışır. Calogero ona bir beyzbol oyuncusu olan Mickey Mantle hayranı olduğunu söyler. Mickey Mantle ağladı diye Calogero üzülmüştür. Sonny Calogero’ya şunu söyler: ‘’Mickey Mantle’dan borç para istesen sana vermez. Onun umrunda değilsin, sen niye onu umursuyorsun?’’ Bu sözden sonra Calogero beyzbol hayranlığını bırakır. Kendini eylem düzeyinde yetiştirmek yerine izleyerek tatmin olma maskülen gelişim açısından bir tehlikedir. Herhangi bir takımın fanatizm düzeyinde taraftarı olmak akıllıca bir iş değildir.
Calogero Sonny’e ‘’O adamı park yeri için mi vurdun?’’ diye sorduğunda babasının hep dediği şu cümleyi söyler: ‘’Büyüyünce anlayacaksın.’’
Calogero artık sürekli Sonny’nin yanına gitmektedir. Orada içecek servisi yapıp bahşiş toplamaktadır. Sonny zarla oynanan barbut adı verilen bir çeşit kumar oyunu oynarken zarı Calogero’ya attırmaktadır. Böylece Calogero’yu koruduğunu da göstererek onun kendisini değerli ve önemli hissetmesini sağlamıştır.
Sonny her zaman çalışmak aptallıktır demektedir. Calogero dünyanın en iyi okulunda okuduğunu düşünmektedir. Sonny ve diğer gangsterlerle takılarak sosyal becerilerini geliştireceğini, böylece herkesten iki kat zeki olacağını düşünmektedir.
Sonny’e Calogero’nun ismi uzun gelmektedir o da Calogero’ya C ismini koyar. Calogero artık C’dir. Sonny C’yi ‘’oğlum’’ diye tanıtmaktadır. Sonny’nin adamı olarak mahallede saygın bir muammele görmeye başlamıştır. Bu durum kişinin çevresinde tuttuğu, çevresine aldığı kişilerin önemini göstermektedir. Her gördüğümüz ve duyduğumuzdan etkilendiğimiz için, bu durumun bizim kişisel gelişimimiz açısından da faydası var. C’nin Sonny’e duyduğu hayranlık sebebiyle ona yakınlaşması dış engellere rağmen iç sesini dinlemesi sayesinde olmuştur. Böyle yapması kendisi için bir başarıdır.
Lorenzo, Sonny’nin bir ‘’baba’’ figürü olarak kendisinin yerini almasından endişe duymaktadır. Çocuğunun Sonny ile ilişki kurmasını engellemek için otoriter olmaya ihtiyaç duyar ve ona tokat atar. Ama asıl tokat gibi yanıtı C vermiştir: ‘’Sonny haklıydı. İşçi sınıfı gerçekten aptal baba.’’ C herkesin Sonny’i sevdiğini babasına söyler. Babası da onu önemli bir konuda uyarır: ‘’Onu sevmiyorlar, ondan korkuyorlar.’’
8 yıl sonra C 15 yaşındadır. Arkadaşlarıyla kendi klübünü kurmuştur. Babasının kullandığı otobüste siyahi bir kızı görür ve ilk görüşte çok beğenir. Kız da ona bakmaktadır. Kız otobüsten inerken karşılıklı bakışırlar.
C’nin 20 dolarlık borcunu ödemeyen bir arkadaşının davranışına canı sıkılmaktadır ve hakkını almak istemektedir. Sonny şunu der: ‘’Bazen canını yakmak tek cevap değildir. İyi bir arkadaşın mı? (C ‘’değil’’ der.) Öyleyse kurtuldun. Bir daha seni rahatsız etmeyecek, senden para istemeyecek. Ucuz kurtuldun, unut gitsin.’’ C Sonny’e ‘’Sen her zaman haklısın.’’ diyerek hayranlığını bir daha gösterir. Gerçekten bir insanı her zaman haklı bulmak büyük bir çekim oluşturuyor. Sonny ‘’Her zaman haklı olsaydım 10 yıl boyunca cezaevinde kalmazdım.’’ diyerek öz eleştiri yapabilme yeteneğini gösterir. Cezaevi, zorluklarla başa çıkabilme yeteneğinin gelişmesi açısından bir tecrübedir. Sonny C’ye cezaevini anlatır: ‘’Hapiste yapılacak 3 şey vardır evlat; ağırlık kaldırır, kağıt oynar, başını derde sokarsın. Ben okudum.’’ diyerek cezaevinde olmasını kendi gelişimi için fırsat olarak kullanarak yapabileceği en iyi şeyi yaptığını söylemiştir. Machievelli okumuştur. Onun ünlü bir tartışması vardır: ‘’Sevilmek mi yoksa korkulmak mı?’’ ‘’Elverişlilik’’ kavramı üzerinde durulur. Sonny C’ye neden mahallede yaşadığını anlatır. Herkes onun mahallede varlığı ile kendilerini güvende hissetmektelerdir dolayısı ile onu severler. Tersini yapmak isteyen insanlar iki kez düşünürler çünkü onun yakın olduğunu bilirler. Yani ondan korkarlar. Sonny’e göre hem sevilmek hem de korkulmak bir arada bulunmalıdır, ama bir tercih yapılması gerekirse bu korkulmak olmalıdır. Ama işin hilesi nefret edilmemektir. Bu yüzden Sonny adamlarına iyi davranmaktadır. Ama burada da bir sınır söz konusudur.
Sonny’nin barına motosiklet çetesi gelmek ister. Motosiklet çetesinin özelliği barı dağıtmasıdır. Fısıltı Jimmy çeteye barı terk etmeleri gerektiğini söyler. Sonny onlara bir şans vererek barda bira içmelerine izin verir. Ama çete üyeleri Sonny’e saygısızlık yaparlar. Biraları bara ve barmenin yüzüne dökerler. Sonny de önce kibarca onları kovar. Gitmemek için diretirler. Sonny kapıyı kitler. 8 adam birden donakalır. C bu sahneyi asla unutmaz. Çünkü adamların tüm cesaretleri ve güçleri gitmiştir. Bu sefer yanlış insanlara çatmışlardır. Dövülerek atılırlar. C de biraz korkarak olayı izler. Aslında izlemesi de bir tecrübedir. Sonny adamları feci şekilde döverken şunu der: ‘’Bak sana bunu yapan benim, beni unutma.’’ Sonny ve adamlarının verdiği bu ceza çetelerin bir daha böyle davranmamak konusunda düşünmelerini sağlayacaktır.
Sonny silah temin etmeye çalışan C’ye şunu der: ‘’O silahla güçlü olduğunu mu düşünüyorsun?’’ C de şunu der: ‘’Hayır, ama barda olan o şeylerden sonra düşündüm ki.’’ Sonny şunu der: ‘’En çok donuna ıslatan adamlar silahlı olanlardır.’’ Sonny şunu der: ‘’Benim hayatım senin hayatın değil, ben senin okumanı istiyorum.’’ Böyle diyerek herkesin doğrusunun kişinin kendisine özgü olduğunu vurgular.
C babasıyla boks maçına gider. Sonny de aynı maça gitmiştir. C önde olmak istemektedir ama babası anca arkalarda bir yerde bilet alabilmiştir. C Sonny’nin önde oturduğunu görür. Onları öne alabileceklerini teklif ederler. C babasını sayar ve yerinde kalmak ister.
C otobüste gördüğü hoşlandığı kızla okulda karşılaşır. Daha önce karşılaştıklarında konuşamamış olduğu için üzülmüştür. Kızı yalnız gördüğü anda ‘’Bu şans bir daha gelmez.’’ diyerek konuşmaya gider. Kızın adını aklında tahmin etmeye çalışır ama kızla böyle bir konuşma başlatmaz. Kız onun niyetini anlayarak ismini söyler. İsmi Jane’dir. Jane’nin evine kadar beraber konuşarak yürürler. Jane onunla bir buluşma organize ederek ona değer verdiğini gösterir. Ama C fazla gergindir. Jane kitapları ağır olduğu için C’ye taşıttırır. C kitapları taşıyabilmektedir bu da flört oyunun bir parçasıdır.
Filmde görüldüğü gibi siyahiler ve beyazlar birbirlerinin alanlarına girdiklerinde kovalanmaktadır. Ama siyahi bir kadınla beyaz bir erkek birbirlerini beğenmişler ve birlikte olmak istemişlerdir. Irk ayrımcılığı ve düşmanlık, insan ilişkilerine engel olan bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Siyahi birinin beyaz bölgesinde bisiklete binmesi C’nin arkadaşlarını rahatsız ederken C’yi rahatsız etmemektedir. Çünkü mantıken herkes istediği yerden geçebilir, istediği mekana girebilir, istediği yerde bisiklete girebilir. Parlak ve Kaçık Mario bisikletli siyahileri döverken C onlara engel olmak ister. Sonradan öğreniriz ki C’nin kurtarmaya çalıştığı siyahi, Jane’nin abisidir.
Sonny Parlak ve Kaçık Mario’nun C’ye zarar vereceği konusunda C’yi uyarır. C Sonny’e Jane’den hoşlandığını söyler. Sonny şunu söyler: ‘’Kimsenin umrunda değil. Önemli olan senin için neyin iyi olduğu. Kalbinin söylediği şeyi yapman gerekli.’’ Sonny C’den bir test yapmasını söyler. Sonny ona kimseye vermediği arabasını verir. Bu teste göre kız arabaya erkekten önce bindiğinde erkeğin binmesi için kilidi açmıyorsa bu onun bencil olduğunu gösterir yani doğru bir kız değildir. Sonny ‘’Terk edeceksin.’’ der. C buna şaşırır. Çok büyük bir kararmış gibi gelir. Ama biriyle kurduğun ilişkide önce sen önemlisindir. Dolayısıyla toksik ilişkilere kapılmamak, uyanık olmak bir erkeğin gücüdür.
C büyük bir hevesle buluşmaya gider. Jane mahalledeki kavga olayından bahseder. Bu duruma çok sinirlenmiştir. C’nin orada olduğunu bilmektedir. Ona ‘’Orada mıydın?’’ diye sorduğunda ‘’Hayır.’’ diye yalan söyler. Bu kaybetme korkusundan kaynaklanan bir özgüvensizlik yalanıdır ve fark edilir. Oysa ki ‘’Oradaydım ama kaygayı ayırmaya çalıştım.’’ deseydi çok daha iyi olurdu. Çünkü abisi de yanındadır ve onu tanımıştır. Ama yediği dayaktan ötürü gurur yaptığı için ‘’Beni o dövdü.’’ diye yalan söylemektedir. Jane C’nin yalanını yakalamıştır, bu durumda kardeşine inanmaktadır. C’nin ‘’Oradaydım ama bir şey yapmadım.’’ demesi bir anlam ifade etmemiştir. C Jane’nin kardeşinin ısrarlı yalanı karşısında sinirlerine hakim olamaz ve ağzından istemsizce ayrımcı bir küfür çıkar. Jane de bunu duyunca kendi arabalarına binip C’nin yanından ayrılırlar. Jane’nin kardeşi zafer kazanmış gibi hisseder. C buna çok üzülmüştür ama artık olan olmuştur. Görüldüğü gibi kontrolsüzce sinirlenmek insana kaybettirmektedir.
C kafa dağıtmak için Parlak ve Kaçık Mario’nun çaldığı arabaya biner. Onlar siyahilere saldırmaya gitmektelerdir. C istemediği halde onaylanmama kaygısıyla onlarla takılır. Sonny gelip C’yi içine düştüğü durumdan kurtarır ve diğer çocuklara C’den uzak durması için onları uyarır. Jane’nin kardeşi Jane’e doğruyu söyleyince Jane C’yi affeder. C ‘’Başkalarının ne söylediğini umursamıyorum.’’ deyip Jane’i öper. Birkaç kere öpüşürler. C siyahileri korumak için Jane ile arabaya bindiğinde Jane’nin kilidi ondan önce açtığını görür ve doğru insan olduğunu anlar.
Parlak ve Kaçık Mario silah ve molotoflarla siyahilerin dükkanına saldırır. Siyahilerden bir molotof atarak Parlak ve Kaçık Mario’nun arabalarını patlatır ve onlar ölür. C ve Jane geldiklerinde onları yanmış görürler. C ‘’Sevinmeli miyim, üzülmeli miyim bilmiyorum.’’ der. Arkadaşları öldüğü için üzülmektedir ama Sonny onun hayatını kurtardığı için ona minnet duymaktadır.
Sonny trafikte vurduğu adamın oğlu tarafından öldürülür. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz ki adam öldürmek kötü bir şeydir ve şiddet şiddeti doğurur. C’nin gözlemine göre Sonny’nin ölümü cenazeye gelen kimsenin umrunda değildir. Çünkü onlar Sonny’e sevmek üzerinden değil, korkulmak üzerinden bağlanmışlardır.
Lorenzo Sonny’nin cenazesine gelir ve şunları söyler: ‘’Senden hiç nefret etmedim. Sadece erken büyümesini sağladığın için sana kızgındım.’’ Sonny kendisinin kimsenin umrunda olmadığı konusunda yanılmıştır. C artık büyümüştür ve anlamıştır. Sonny ve Lorenzo’dan şunları öğrenmiştir: Karşılıksız sevmek ve sevilmek. İnsanları oldukları gibi kabul etmemiz gerekmektedir. Hayattaki en kötü şey, harcanmış yetenektir. Yaptığımız seçimler, hayatımızı sonsuza kadar şekillendirmektedir. C bir süre bara gitmeyecektir. Gangster olmak zaten onun için tek seçenek değildir, okuyup kendisine güzel bir hayat kurma şansı vardır. Ama Sonny'den öğrendiği güçlü olma, koruma kollama, sevgi verme gibi dersler çok kıymetlidir.