Ağır depresyon geçirmiş bir insan olarak söyleyebilirim ki depresyon kötü bir şey. Yataktan çıkamazsın, yaşadığın için kendini kötü hissedersin. Bundan kurtulmak, bunun bir daha olmamasını istemek hayattaki 1. önceliğin olur. Günümüz dünyasında psikiyatri uzmanlarının kapısını çalarsın bunun için. Onlar da kendi yaklaşımları doğrultusunda ilaçlar yazarlar. Bu olması gereken midir, işte ondan pek emin değilim.
Ama 10 yılda hatta 30 yılda şunu öğrendim, sezgileri yönetmek büyük bir güçse hayatta kalamadığın zaman yardım istemekte fayda var. Dün o yüzden psikiyatri uzmanından ekstra randevu istedim. Bugün bana en iyi gelen şey olan lapa vuruşu çalışması (isminin pek önemi yok) için ekstra ders istedim. Çünkü çelişkili bir ruh halim var. (bilimsel tanımlamalar kullanmayı tercih etmiyorum, tanımlamaların hepsi birer kurgudur). Susan David - Duygusal Çeviklik kitabını okudum, tavsiye de ederim. İnsan kendisine hata yapma fırsatı vermeli der. Yani yardım istemek kötü bir şey değil. Her zamanki konsantrasyonunda belirgin bir düşüş yaşadığı zaman başka insanlarla sohbet yoluyla iletişim kurmaya daha çok ihtiyaç duyuyor insan. Bu boşa geçirilen zaman değil, sadece gerekli bir mola. Benim her davranışım sezgiseldir. Bununla da övünürüm. Çünkü sezgiler her zaman doğruyu söyler. Erkek olmanın keyfi, sezgilerimin beni daha erkek yapmasının keyfidir. Erkek olma yolunda rol model aldığım bazı erkeklere baktığımda esrar bağımlılığı ile boğuştuklarını gördüm. Bu belirgin bir kusurdur. Bağımlılığın her türlüsü kötüdür. O konuda şanslıyım. Değil uyuşturucu, ağzıma sigara koyduğum bile yok. Tyler bana bir kere bana iyi geleceği düşüncesiyle esrar içirdiğinde yaşadığım konsantrasyon problemi hiç hoşuma gitmemişti. Yani sezgilerim beni uyuşturuculardan uzak tuttu. Ama şunu düşünüyorum. Kullandığım psikiyatrik ilaçlar bana ne yapıyor? Bunlar pat diye bırakırsam pek iyi şeyler yapmayacağı konusunda derin endişelerim var. Örneğin akşam uykusunu ilaçlardan biri olmadan kesinlikle uyuyamıyorum. İlaçlarımın benim için doğru ilaçlar mı olduğundan emin de değilim. Doğruyu kimin bildiğini bilsem ve beni daha iyi yönlendirebileceğini inansam koşa koşa ona giderim. “İdeal erkek” diye bir şeyin olamayacağı yalanının toplumda sürekli tekrar edilmesi rahatsız edici. Ben olabileceğine, bu kişinin de çok uğraşırsam ben olabileceğime inanıyorum. Erkekliğe yönelik bu saldırı, bu motivasyon kırıcılık ne için? Yanlış yönlendirilen bir erkek kendisi için hatalı bir yöne sapmaz mı?
Edit: Krav Maga’ya gittim. Bir süre lapa vuruşlarından sonra aşırı yoruldum. Zaten hafta başından beri sırtımda dayanılmaz bir ağrı var. Defans ağırlıklı çalıştık. Sonra da masaj makinesiyle masaj yaptı. Kaslarım masaj istiyordu zaten. O kadar rahatladım ki. İhtiyacım olan şey buymuş. O rahatlama üzerine bedenim meditasyon yapmak istedi. Daha önce bendeki dikkat, hareket ve konsantrasyon problemi yüzünden meditasyona karşı motivasyonsuzluk yaşıyordum. Ama sezgilerim bana yapabilirsin dedi ve yaptım. YouTube’dan yönlendirmesiz meditasyon müziği açtım. Cep telefonumu başka odaya koydum ki zaten hep sessizdedir. Saatimi ve cebimdekileri çıkardım. Üzerimdeki kıyafetler zaten rahattı. Yere bağdaş kurdum ve kalçamın altına yastık koyup dik oturdum ki dik oturmak da belli bir sportif seviye ve emek gerektiriyor. Gözlerimi başta kapadım sonra gözüm bahçedeki ağacın sallanmasına ilişti. Uzun uzun sadece nasıl sallanıyor diye izledim. Arada aklıma gelen hayatıma dair şeyleri hiç gelmemiş gibi gönderdim ve arada derinleştiğimi hissettim. 30 dakika böyle geçti. Genelde meditasyon için en uygun zamanın sabah ve akşam yatmadan önce olduğu söylenir. Bu benim hayatım için tam tersi. Ben sabah uyandığımda bazen uykulu oluyorum ve o gün yapmayı planladığım şeyleri düşünüyorum ve onları tamamlamadan gerginliğim geçmiyor. Akşam da çok uykulu oluyorum. Yani benim için en verimli olan saatler bütün işlerimi halletmiş olarak eve öğle/ikindi yemeğine döndüğüm gün ortası. Zaten evdeki işleri yani büyük oranda mutfak tezgahının temizliğini de genelde bu döndüğüm saatlerde yapıyorum. Böyle bir düzen ve rutin oluşturdum. Sevmediğim bir işte 9/5 çalışmadığım için şanslıyım. Zaten başkasının işinde 9/5 çalışmak maskülen teoride de yoktur. Protein ağırlıklı besleniyorum ve akşam, gece bir şeyler yemiyorum. Öğünlerimi evde yemeye özen gösteriyorum. Evde yemek varken dışarıda yememek eve gelmek için iyi bir motivasyon oluyor. Evime ve evimdeki düzene döndüğüm şu bir haftada göbeğimi önemli ölçüde erittim. Şu an bu sabah hissettiğim gerginlik ve çökkünlük gitmiş durumda.