27 Mart 2023 Pazartesi

THE RETURN (2003)



Film pazar günü başlar. Bir grup oğlan çocuğu yüksek bir tepeden denize atlamaktadır. Denize atlayan ilk çocuk diğerlerine ‘’Atlayın hadi! Merdivenden inen, ödlek domuzun tekidir!’’ demektedir. Sıra Vityok’tadır. Vityok’a yükseklik korkunç görünmektedir. Diğer arkadaşı ‘’Ödleklik yapma.’’ diyerek onu cesaretlendirmektedir. Vityok atlar. Sonra diğer çocuk da atlar. Geriye bir tek Andrey ve onun küçük kardeşi Ivan kalmıştır. Lvan, Andrey’e ‘’Gel merdivenden inelim’’ der.  Çünkü korkmaktadır. Andrey: ‘’Delirdin mi? Domuz diye mi çağırılmak istiyorsun?’’ der. Atlamadıklarında diğer arkadaşları tarafından ötekileştirilecek, alay konusu olacaklardır. Bunu istememektedirler. Diğer çocuklardan biri aşağıdan seslenmektedir: ‘’Yapıştınız mı oraya?’’ Ivan: ‘’Ya bir şey olursa?’’ dediğinde Andrey: ‘’Kes! Benden sonra atla, tamam mı?’’ der ve atlar. Ivan tepede beklemektedir. Diğer çocuklar onu beklemez ve giderler. Ivan tepede üşümektedir. Ivan’ın annesi Mat gelir ve şöyle der: ‘’Sana buraya gelmemen gerektiğini söylemiştim.’’ Mat tepeye çıkar ve Ivan’a sarılır: ‘’Eve gidelim.’’ der. Ivan ağlamaklı bir ses tonuyla: ‘’Merdivenden inemem, atlamak zorundayım.’’ der. Mat nedenini sorunca diğer arkadaşlarının ona ödlek ve domuz diyeceklerini söyler. Mat çocuğunu rahatlatmak için: ‘’Merak etme, bunu kimse bilmeyecek.’’ dediğinde Ivan şöyle der: ‘’Ama sen bileceksin, beni aptal domuz sanacaksın.’’ Mat şöyle cevap verir: ‘’Aptallık etme! Kimseye söylemem ben! Başka zaman atlarsın! Hazır olduğunda.’’ diyerek sevgisini gösterir.  Ivan tepede olduğu sürede çok korktuğunu Mat’a söyler. Mat da onun yanında olduğunu ifade eder. Ivan annesinin kollarında ona sarılarak ağlamaktadır. 

 

Pazartesi gününe geçilir. Oğlanlar top oynamaktayken Ivan yanlarına gelerek: ‘’Merhaba.’’ der ama yanıt alamaz. İkinci defa söylediklerinde gruptan bir kişi ‘’Biz domuzlarla konuşmuyoruz.’’ der. Yani Ivan cesaretsiz görülerek arkadaş grubundan dışlanmıştır. Ivan ‘’Kime domuz diyorsun?’’ diyerek diğer oğlana çıkışır. Çocuk tekrarlar: ‘’Hem ödleksin, hem domuz. ‘’ Diğer bir çocuk: ‘’Ödlek değil misin?’’  diyerek onu destekler. Ivan bu sırada orada bulunan abisi Andrey’e bakar. Andrey bir şey diyememektedir. Çocuk Andrey’e dönerek ‘’Söylesene ne o?’’ der. Andrey kafasını öne eğerek: ‘’Ödlek.’’ der. Çocuk ‘’Anladın mı şimdi?’’ dediğinde Ivan: ‘’Pis herif!’’ diyerek Andrey’e saldırır. Dövüşmeye başlarlar. Diğer çocuklar hiç müdahale etmeden onları izlerler. Sonunda Andrey, Ivan’ı iterek yere düşürür. Ivan’ın gömleği yırtılmıştır Andrey’in de dudağı kanamıştır. Ivan: ‘’Annem seni öldürecek.’’ der ve dövüşmeye devam ederler. Andrey kaçmaya başlar Ivan kovalar. Ivan ve Andrey annelerinin yanına koşar ve birbirlerini şikayet ederler. Anneleri Mat: ‘’Susun, babanız uyuyor.’’ der. Çocuklar şaşırırlar. Odaya girerek hayatlarına yeni giren babalarına uyurken bakarlar. Sonra çatı katına çıkıp bir kitabın içinden buldukları fotoğraftan babalarını tanırlar. Bu fotoğrafta annesi, babası ve kendileri vardır ve ikisinin de yaşları küçüktür. Yemek sahnesinde Andrey sofraya gelen babası Otest’e şaşkınlıkla bakmaktadır. Ivan’ın bakışları ise biraz öfke doludur. Birbirlerine ‘’Merhaba.’’ derler. Otest çocukları iki günlük bir gezintiye çıkaracaktır. Ivan balık tutmak istemektedir. Yatak odasında Ivan ve Andrey babaları hakkında konuşmaktadır. Andrey babası hakkında şunu der: ‘’Ne kadar heybetli, gördün değil mi? Herhalde vücut çalışıyor?’’ Annesi Ivan’a babasının pilot olduğunu söylemiştir. Ama annesi babanın nereden geldiğini söylememektedir. 

 

Salı gününe geçilir. Arabada babası Ivan’a seslenir. Ivan sadece ‘’Efendim?’’ der. Otest: ‘’Efendim baba.’’ diye düzeltir. Bunun üzerine Ivan sadece ‘’Efendim?’’ demeye devam eder. Otest: ‘’Neden efendim baba demiyorsun?’’ diye sorunca Ivan isteksiz bir biçimde ‘’Efendim baba.’’ der. Otest sorar: ‘’Bana baba demeye utanıyor musun?’’ Ivan ‘’Hayır.’’ der. Otest: ‘’Bana yalan söyleme.’’der. Ivan: ‘’Yalan söylemiyorum.’’ der. Otest: ‘’Bana baba diyeceksin.’’ der ve Ivan da ‘’Tamam.’’ der. Yoldalarken Otest acıkır, Andrey’i yiyecek bulmaya gönderir. Andrey 3 saatte gelemez ve kendisi de bir şeyler yemektedir. Otest onu sert bir şekilde azarlar. ‘’Bir daha olmayacak, değil mi?’’ der. Andrey: ‘’Bir daha olmayacak.’’ der. Andrey bir yer bulmuştur. Üçü gideceklerken Ivan aç olmadığını, gelmek istemediğini söyler. Otest bunu reddeder ve restorana giderler. Ivan restoranda tabağındaki yemeği yememektedir. Otest sert bir şekilde ‘’O yemek iki dakikaya bitecek.’’ der. Ivan yemek istemediğini söyleyince Otest süreyi başlatır. Ivan yememekte diretir. Bu babasının daha önce hayatında olmamasına karşı verdiği bir tepkidir. Ivan babasının zorlamasıyla yemeği kabul eder. Ivan masadan kalkarken Otest onu tutar ve ‘’Masaya oturup yemeğini yiyeceksin. Anlaşıldı mı?’’ der. Ivan: ‘’Evet.’’ diye cevap verir. Otest onu ‘’Evet, baba.’’ diye düzeltir ama Ivan öfkeyle ‘’Evet.’’ der yani baba demez. Yemekleri bitince babası Andrey’e nasıl garson çağırılması gerektiğini öğretir. Sokakta Andrey ve Ivan babasının cüzdanının içindeki paralara bakarken bir grup genç erkek tarafından gasp ve darp edilirler. Gençler cüzdanı kaptığı gibi kaçmaya başlarlar. Babaları geldiğinde ona durumu anlatırlar. Andrey:‘’Yakalar mısın?’’ der. Babaları: ‘’Siz yakalayamıyor musunuz?’’ der ve arabasına biner. Babası hırsızı yakalayarak çocuklarının önüne getirir ve: ‘’İstediğinizi yapın:’’ der. Çocuklar şaşırır. Bu arada hırsız genç ‘’Lütfen yapmayın.’’ demektedir. Otest hırsız çocuğa sorar: ‘’Para ne içindi?’’ O da ‘’Yemek içindi.’’ diye cevap verir. Otest hırsız çocuğa cüzdanından biraz para verir ve çocuk gider. Kendi çocuklarına şunu der: ‘’Bir yumruk bile atamıyorsunuz?’’ Andrey: ‘’Hazır değildik.’’ der. Otest: ‘’Hazır olsaydınız. Beş parasız kalsak ne olacaktı?’’ der. Ivan: ‘’Her şeyi pencereden gördün, niye hemen yanımıza gelmedin.’’ diyerek babasına çıkışır. O sırada babası telefonla konuşmaktadır. Babalarının işi çıkmıştır. Çocukları şelalelere götüremeyecektir. Ivan babasının hayatında eksikliğini hissetmektedir. Bir dahaki sefere ne zaman olacağını bilememek üzüntü vermektedir. Babasına ‘’Bir dahaki sefere 12 sene sonra mı?’’ diye kızar. Babaları oldukça sert mizaçlı birisidir ve çocuklar böyle bir davranış tarzını benimsememektedir. Ama aslında çocuklarını sevmektedir. Ivan babasının çocuklarına ihtiyacı olmadığını düşünmektedir. Çocuklar tam otobüse binmişlerken Otest onları indirir. Otest’in 3 gün sürecek bir işi vardır sonra da onları şelalelere götürecektir. Yani anneleriyle yaptıkları plan bozulmuştur. Ivan yemek yemek istediğini söyler, Andrey ve Otest istememektedir. Yemek yenmez, Ivan akşam yemeğini beklemelidir. Andrey, Ivan ve babaları doğa içinde çadır kurmuş ve balık tutuyorlardır. Ivan babasına karşı bir güvensizlik duygusu hissetmektedir. Andrey’e: ‘’Ormanın ortasında boğazımızı kesebilir.’’ demektedir. Bir taraftan da babasının bunca zaman nerede olduğunu merak etmektedir.

 

Çarşamba gününe geçilir. Otest bulundukları yerden ayrılmak istemektedir. Yolda Ivan bu bölgede de balıkların olduğunu, gitmek istemediğini söyler. Bunun üzerine Otest oltayı Ivan’ın eline vererek onu arabadan indirir. Ivan sokakta kalmıştır ve yağmur yağmaya başladığı için ıslanmaktadır. Otest geri gelip onu arabaya alır. Ivan sorar: ‘’Neden geri geldin, neden bizi de yanına aldın? Bize ihtiyacın yok senin. Sen yokken de annem ve büyükannemle mutluyduk.’’ Otest, Ivan’ın bu sözlerine üzülür. ‘’Annen sizinle olmamı istedi.’’ der. Ivan: ‘’Peki ya sen?’’ der. Otest: ‘’Ben de sizinle olmak istedim.’’ der. Ivan: ‘’Neden? Sürekli azarlamak için mi?’’ Arabaları yolda çamura saplanır. Babası çocuklara ağaç dalları kesmelerini söyler. Andrey dalları keserken Ivan, Andrey’e eve gitmek istediğini söyler ama Andrey gitmek istemiyordur. Otest, Andrey’e nasıl araç kurtarılır öğretiyordur. Andrey ağaç dallarını lastiğin altına sokacaktır. Babası Andrey’e kızarak şunu der: ‘’İşin gücün kırıtmak, değil mi?’’ Andrey: ‘’Çok biliyorsan kendin yap.’’ der. Otest ona vurur. Andrey’in burnu kanamaktadır. Ivan da babasına çok kötü bakmaktadır. 

 

Perşembe gününe geçilir. Kayıklarının motoru arıza yapmıştır. Andrey ve Ivan küreklerle kayığı hareket ettirmektedirler. Ivan yapamadığını söyler. Otest: ‘’Yapabilirsin.’’ der. Ivan babasına: ‘’Sen yap.’’ der ama Otest dinlemez. 

 

Cuma gününe geçilir. Ivan babasının çadırından onun bıçağını çalar. Bunu Andrey’e söyler, babası bıçak kayboldu zannedecektir yani Andrey’e kendisini ispiyonlamamasını söyler. Babası bir daha Andrey’e elini kaldırırsa babasını öldüreceğini söylemiştir. Andrey ve babası merdivenlerden deniz fenerine çıkarlar. Ivan gelmez çünkü yükseklik korkusu vardır. Sonrasında Andrey ve Otest odun toplamaya giderler. Otest, Ivan’a bulaşıkları yıkama görevi verir. Ivan: ‘’Neden ben yıkıyorum.’’ diye itiraz eder. Otest şöyle cevap verir: ‘’Sona kalan bulaşıkları yıkar.’’ Ivan babasının tasını denize atar ve babasına bulaşıkları yıkarken tası dalgaların götürdüğünü söyler. Otest: ‘’Olsun.’’ der, ‘’Sana ağaçtan nasıl tas yapılacağını göstereceğim.’’ Ivan: ‘’Beceremem ben.’’ der. Otest:‘’Göstereceğim ben:’’ der. Andrey ve Ivan kayıkla balık tutmaya çıkarlarken Otest görür ve sadece bir saatliğine izin verir. Andrey geri dönmek isteyince Ivan balık yakalayamadıkları için karşı çıkar. Sonrasında güzel bir balık yakalarlar. Üç buçuk saat gecikirler. Otest, Andrey’e kızar ve lafa girmek isteyen Ivan’ın sözünü keser. Sonra Andrey’i tokatlamaya başlar. Ivan ‘’Benim yüzümden.’’ diye araya girerken Otest onu ittirir ve yere düşürür. Sonra Andrey’i tokatlamaya devam eder. Andrey ona şöyle bağırır: ‘’Pislik herif, iğrençsin. Öldür beni, öldür!’’ Otest baltayı tutar ve ‘’Öldüreyim mi?’’ diye tehdit eder. Ivan bıçak çekerek ‘’Ona dokunursan seni öldürürürüm.’’ diye Otest’i tehdit eder. Ağlayarak: ‘’Başka türlü davransan seni sevebilirdim ama iğrenç birisin.’’ der. ‘’Bize eziyet edemezsin! Hiçbir şeyimiz değilsin!’’ Otest: ‘’Yanılıyorsun evlat.’’ der. Ivan ‘’Hayır, hayır.’’ diyerek bıçağı atar ve koşmaya başlar. Babası peşinden koşarken Andrey de koşmaya başlar. Ivan merdivenlerden deniz fenerine doğru tırmanmaya başlar. Bu sırada elleri batmıştır. Babası da peşinden tırmanmaya başlar. Ivan tepeye ulaşınca babası gelemesin diye kapakçığı kapatır. Ivan: ‘’Git buradan, defol. Senden nefret ediyorum.’’ der. Otest kapakçığı açmasını ister ama Ivan açmaz. ‘’Gitmezsen aşağı atlarım.’’ der. Otest telaşlanır: ‘’Sakın kımıldama, beni bekle.’’ Ivan atlamak için kendisine: ‘’Yapabilirim, yapabilirim.’’ der. Otest o atlamasın diye tırmanarak ona ulaşmaya çalışırken tahta kopar ve Otest aşağı düşer. Andrey şaşkınlıkla babasının cansız bedenine bakmaktadır. Ivan aşağı iner ve o da şaşırmıştır. Çocuklar babalarının cansız bedenini sürükleyerek sandala götürürler.

 

Cumartesi gününe geçilir. Ivan ve Andrey geri dönerler. Eşyaları arabaya taşıdıktan sonra sıra babalarını sandaldan alıp arabaya yüklemek gelmiştir. Ivan pek gitmek istemez. Andrey ‘’Baba’’ diye seslenince Ivan da ağlayarak ‘’Baba’’ diyerek sandala koşar. Sonrasında artık kendi başlarınalardır, arabaya binip giderler. 

 

Bu hikayede Ivan itiraz eden, kabullenemeyen ve korkuları olan bir kimseyken Andrey kabul görmeyi önemseyen, babasının daha çok eğitmek, misyonları tamamlamak için görevlendirmesine açık bir kimsedir. Bu durum da iki kardeşin 12 yıl sonra birden ortaya çıkan baba figürü karşısında aldığı farklı konumları göstermektedir.  

 

21 Mart 2023 Salı

Öğrenmek

YouTube’dan satranç videoları izleyip chess.com’da satranç oynamaya başladım. Oyunumu biraz geliştirdim. Chess.com’un avantajı, her seviyeye göre bilgisayar var. Yanlış veya dikkatsiz oynandığı zaman geri alma seçeceği de mevcut. Süresiz oynuyorum ve çoğunlukla ipuçları doğrultusunda hamle yapıyorum. Bazen Youtube’daki anlatımın yaptığı açılışlarla oyunumu devam ettiriyorum. Bence güzel bir başlangıç.  

18 Mart 2023 Cumartesi

-

Erich Fromm Sevme Sanatı kitabı 25. sayfada kapitalizmin kadın – erkek eşitliğinin kadın – erkek ayrımını yok edip onları birer otomata çevirdiğini yazar. Sorayım: Kadın – erkek eşitliği neden olmaz? Çünkü bireyler farklıdır. Erich Fromm’a geri dönecek olursak 33. sayfada ‘’Sevgi ilk önce vermektir.’’ der.  Ve 34. sayfada da şunu ekler: ‘’Vermek insanı almaktan daha mutlu eder, bir özveri olduğundan değil, verme eylemi sırasında insanın canlılığının açığa çıkmasındandır bu.’’ Ve sonrasında şunu der: Erkeğin cinsel eyleminin doruğunda vermek vardır; erkek kendisini, cinsel organını kadına verir. Cinsel ilişkide bulunma gücüne sahipse, verememezlik edemez; veremiyorsa cinsel gücü yok demektir. Daha karmaşık olsa bile kadın için de bu süreç aynıdır. O da kendisini verir. Verme olayını gerçekleştiremiyorsa, sadece alıyorsa cinsel anlamda soğuktur.’’ Sonrasında şunu der: ‘’Kadında başka bir verme eylemi daha söz konusudur. Bu kez bir sevgili değil, anne olarak.’’  Her konuyu usta – çırak metaforu ile ele alabileceğimiz gibi bu konuları da usta – çırak metaforu ile ele alabiliriz. Dolayısı ile verici olabilmek, başka insana faydalı olabilmek için bizde olması lazım. Mantıken, kendinde olmayan bir şeyi veremezsin. Fromm sayfa 48’de erkek kişiliği nüfuz etme, önderlik, aktivite, disiplin ve serüven tutkusu gibi özelliklerle tanımlamıştır. Dişi kişiliği ise üretken bir kavrama yeteneği, koruma isteği, gerçekçilik, sabır ve annelik duygusu gibi özelliklerle tanımlamıştır. Çocukluk üzerinden gidecek olursak, Saim Koç ve Nil Gün Özsaygı kitabının 205. sayfasında şunu der: ‘’Ebeveyn olarak rolümüzde başarılı olmak için çocuğumuzun özsaygısını nasıl geliştireceğimizi, ona büyüdüğünde kendi ayakları üzerinde durabilmeyi, kendisiyle ilgili pozitif bakış açısı kazanmayı nasıl öğreteceğimizi bilmek zorundayız.’’ dedikten sonra örneklendirir: ‘’Onu balıkla beslemek yerine hayat boyu kendisini besleyebilmesi için balık tutma becerisini ve gücünü kazandırmak, en önemli görevimiz ve sorumluluğumuzdur.’’ Bu konuda Erich Fromm’un 55. sayfada ifade ettiği üzere görüşü şudur: ‘’Annenin görevi ona güven vermek, babanın görevi ise ona her şeyi öğretmek, içinde doğduğu toplumda karşı karşıya geldiği sorunlarla başa çıkması için çocuğa yol göstermektir. İdeal durumda anne sevgisi çocuğun yetişkin olmasını engellemeyi ve onun çaresizliğini arttırmayı denemez. Anne yaşama karşı güvenli olmalıdır, gereğinden fazla korkup bu korkuyu çocuğa bulaştırmamalıdır. Çocuğun bağımsız olmasını ve sonunda kendisinden ayrılmasını istemeli, bu isteği yaşamının bir parçası haline getirmelidir. Baba sevgisi sabır, hoşgörü içermeli, tehdit edici ve otoriter olmamalıdır. 54. sayfada Fromm babanın temsil ettiği şeyin düşünceler dünyası, insanlar tarafından yaratılan şeylerin dünyası, yasa, düzen ve disiplin, gezi ve macera dünyası olduğunu ifade eder. Ona göre çocuğa bir şeyler öğreten, ona dünyaya açılan yolu gösteren babadır. Sonrasında baba sevgisinin koşula bağlı olduğunu söyler: genel kuralı da ‘’Seni seviyorum, çünkü beklentilerimi yerine getiriyorsun, görevini yapıyorsun, bana benziyorsun.’’ Bu tanımlamaların erkeğin gelişiminde sembolik bir rolü olduğu söylenebilir.  Shulamith Firestone Cinselliğin Diyalektiği sayfa: 87’de Ortaçağ’da çocukluk diye bir şey olmadığını, çocuğun kendisini gerekli çıraklık evrelerinden geçerek ilerde yetişkin olacak birisi olarak gördüğünü ve daha ‘’küçükken’’ bile ilerdeki güçlü insan oluyor olduğunu ve yetişkin rollerine hemen giriyor olduğunu söylemektedir. 14. yüzyıldan sonra, burjuvalığın ve deneysel bilimlerin gelişmesiyle bu durum yavaş yavaş değişmeye başlamıştır (sf:88). 17. Yüzyılda çocukluk yepyeni ve yaygın bir kavram olarak yerleşmiştir. (sf:89) Firestone’un sayfa 97’de okul kavramıyla ilgili yorumu şudur: ‘’Okulun ideolojisi, çocukluk ideolojisiydi. Bu ideoloji, çocukların ‘’disiplin’’e sokulması gerektiği varsayımına göre işliyordu. Çocuklar özel bir biçimde ele alınmaları gereken özel yaratıklardı. Okul, çocukları toplumun geri kalan kesiminden etkili bir biçimde ayırarak çocukluğu oluşturan kurumdu. Böylece okul, çocukların yetişkinliğe geçişlerini geciktiriyor, toplumun yararlanabileceği özel ustalıklar geliştirmelerini önlüyordu. Bunun sonucu olarak çocuklar ekonomik bakımdan gittikçe daha uzun süre bağımlı kalıyorlardı. Firestone 114. sayfada ekonomik, cinsel ve genel psikolojik baskılar; kendilerini utangaçlık, yalancılık ve nefret biçiminde gösterir demektedir. 

 

Erich Fromm yine aynı kitabının 45. sayfasında eşcinsel sapma olarak bahsettiği eşcinselliğin kutupların birleşememesi sonucu giderilemeyen yalnızlık duygusunun yarattığı acı nedeniyle ortaya çıktığını, ancak burada sevmeyi bilmeyen, sıradan heteroseksüel eğilimleri olan biriyle paylaşılan bir iktidarsızlığın söz konusu olduğunu yazmaktadır. Acaba hakikaten öyle midir? Robin Baker Sperm Savaşları kitabının 294. sayfasında homoseksüel davranışın sadece insanlara özgü olmadığını söylemektedir. Ergen kuşlar ve memeliler de çoğu kez bu tip davranışlar sergilemektedir. Erkek maymunlar da erkek insanlarla birbirini okşama ve mastürbasyon yapmaktan anal çiftleşmeye kadar aynı davranışlarda bulunmaktadır. 295. sayfada bütün kuşlar ve memelilerde, insanlar da dahil olmak üzere homoseksüel davranışlar gösteren erkeklerin büyük çoğunluğu biseksüeldir. Baker 297. sayfada şunu söylemektedir: Acaba ortalama bir biseksüelin çok sayıda kadına çekici gelip onları baştan çıkarmasındaki başarısının sırrı nedir? 1.si küçük yaşta diğer oğlanlardan bir şeyler öğrenmek, biseksüel erkeğin zamanından önce cinsel yeteneklerini geliştirmesine yardımcı olur. Hayatlarının bir döneminde homoseksüel davranışlar gösterecek erkeklerin yüzde 80’inden fazlası, 15 yaşına gelene kadar, %98’i de 20 yaşına gelene kadar bu deneyimi kazanır. 2.si (sf:298) homoseksüel faaliyetlerin farklı kişiliklerle pratik yapmaya izin vermesidir. Farklı karakterle çok sayıda erkekle deneyimler yaşamak biseksüel erkeğe farklı kişiliklere sahip birden fazla kadınla etkileşimde bulunurken üstünlük sağlar. 3.sü uzun süreli bir heteroseksüel ilişki içindeki sadakatsizliktir. Eşi olan kadını bir erkekle aldatan biseksüel adam, kadının sadakatsizliğini anlamaması için deneyim kazanır. Baker sonra şunu demektedir: Gerçi biseksüel erkekler, ergenlikten çıkarken, homoseksüel aktivitelerini gözle görünür düzeyde azaltarak kadınlarla ilişki kurmaya başlasalar da homoseksüel eğilimleri nadiren tamamen yok olur. Baker 310. sayfada şunu der: Erkeklere kıyasla daha az sayıda kadın homoseksüel olmasından başka, kadınlar homoseksüel (lezbiyen) ilişkilere hayatlarının biraz daha sonraki safhalarında başlarlar. Biseksüel kadınların sadece %50’si ilk homoseksüel ilişkisini 25 yaşında ve %77’si 30 yaşında yaşamıştır. Bazıları da 40lı yaşlara gelene kadar hiç lezbiyen deneyimi yaşamamıştır. 

 

Bu yazıda dikkat çekmek istediğim 4 konu var: 1.si yüksek özsaygıya sahip bir insan olmanın ne kadar önemli olduğu, 2.si kadın-erkek tanımlamaları ile oluşturduğumuz sistemin ne kadar keyfi olduğu, 3. sü erkek-erkeğe ilişkide rol çatışmasının olağan görülebileceği, 4.sü erkek-erkeğe ilişkilerin ilerideki heteroseksüel birlikteliğe hazırlayabileceğidir. 

 

Şimdilik burada kalalım. 

 

 

 

BAKER, R., Sperm Savaşları, Paloma Yayınları, 2013, İstanbul 

 

FIRESTONE, S., Cinselliğin Diyalektiği, Payel Yayınları, 1993, İstanbul 

 

FROMM, E., Sevme Sanatı, İlya Yayınları, 2014, İzmir

 

KOÇ, S., GÜN N., Özsaygı, Kuraldışı Yayınları, 2014, İstanbul 

 

 

 

 

8 Mart 2023 Çarşamba

-Başlık yok-

Çok ilginçtir ki öğrenmek sınırsız. İlerlediğimi hissediyorum. Başka bir evreye geçtim, daha önceki yazılarımın eskidiğini düşünüyorum. Daha büyük şeyler yazmak için vaktim var, acelem de yok. 


Bu dünyada en önemli şeylerden birisi başka insanlardan etkilenmemek. Ne demek istiyorum? İnsanlar sizi aşağı çekmeye çalışabilir. Ya da garip ve tuhaf bulabilir. Fikirler bir kulaktan girer, süzgeçten geçer ve öbür kulaktan çıkar. Gelişim konusunda eğer kapı kapatılıyorsa bacadan girilir. 


Şimdilik bu kadar. Herkese iyi, mutlu, sağlıklı günler. 

5 Mart 2023 Pazar

FELON


 

 

Wade ve Laura evlenmeden aynı evde yaşamaktadır ve Mikey adında bir erkek çocukları vardır. Laura Wade’ın tek başına iş kurması ve onu yürütmesinden gurur duyuyordur. Bir gün eve hırsız girer ve Wade , Laura ve çocuğunu korumak için hırsızı kovalarken hırsız dışarı çıkar. Hırsız tam elini cebine atıp ‘’Yaklaşma bana.’’ derken Wade onun kafasına beyzbol sopasıyla vurur. Hırsız ölür ve Wade şok olur. Polis Wade’e bunun bir meşrumüdafaa olamayacağını söyler ve Wade tutuklanır. Hapishanede herkes yan yana çıplak duş almaktadır. Hapishane kıyafetlerini giyindiklerinde Wade’e bir siyahi saldırır. Sebebi ise ona baktığını düşünmesidir. Dövüşürlerken gardiyanlar ayırır. Wade adamın kafasını koltuğunun altına almıştır. Laura görüşmeye geldiğinde evde tek başına güvende hissetmediğini söyler. Wade kasıtsız adam öldürmekten 3 yıl ceza alır. Otobüste hapishaneye giderken Jake Wade’e kendini tanıştırır. Sonra da üye olduğu çetenin lider Danny’i gösterir. Danny birini bıçaklar ve bıçağı Jake’e verir. Jake de Wade’e. Jake Wade’e ispiyoncuların fazla yaşamayacağını söyler. Wade’i yanında buldukları bıçaktan dolayı idari tecrite alırlar. Sorguda Wade, Danny’i ispiyonlamaz ve bu yüzden tecrit koğuşuna gönderilir. Siyahi bir gardiyan olan Bill’in ekibine Collins katılır. Wade’e çıplak arama yaparlar. Günde 1 saat avluya çıktıklarında mahkumlar birbiriyle dövüşmekte ve gardiyanlar da onları izleyip kimin kazanacağına dair tahminler yapmaktadır. Dövüşmenin bitimine yakın da gardiyanlar biber tabancasıyla mahkumları vurmaktadır. Dövüşen siyahi olan mahkum Williams vurulduktan sonra Bill’e ‘’Beyaz yalakası zenci’’ der. Bill de onu yanına çağırır ve zenci dediği için onu döver. Laura 3 ay boyunca Wade’i ziyaret edememiştir. Sonra da ona, Wade’in tecrit koğuşunda olduğu söylenmiştir. Gardiyan Laura ziyarete geldiğinde dedektörde ötünce onun soyunmasını ister ve üstü çıplakken sütyenini kontrol eder. Laura neler olduğunu anlamamıştır. Paraları da bitmiştir. Laura iş bulmak istediğini ama o kadar kazandıracak bir iş bulamadığını söyler. Laura işe girerse Mikey’e gündüz Laura’nın annesi bakacaktır. Bill sürekli isyan çıkaran, isyan çıkardığı için Wade’in hapishanesine nakledilen John’in internete koyduğu yazıları okur. ‘’Bugün insan hakkındaki gerçek, kendimizde nefret ettiğimiz şeylerle yüzleşebilme yeteneğimizde yatar. İnsani özveriyi ve ortak ahlakı anlamak.’’ John karısını ve çocuğunu öldüren kişileri ve tüm ailesini yani yaklaşık 16-17 kişiyi öldürdüğü için Bill bu yazdıklarının inandırıcı olmadığını söyler. John, Wade’in hücre arkadaşı olmuştur. John, Wade’e hapishanedeki ırkçılığı anlatır. Beyaz değilsen işin zordur, hispanikler ikiye bölünmüştür; kuzeyliler ve güneyliler ve sürekli birbirleriyle savaşırlar. Siyahiler de Asyalılar ve Pasifiklilerle birliktedirler. Danny’nin çetesi Aryan Kardeşliği uyuşturucu sattırmakta ve sevmediklerini bıçaklatmaktadırlar. Verdikleri iş yapılmadığı takdirde cezalandırılmaktadır. Wade avluda yumruklu saldırıya uğrar ama dövüşü yener. Wade rakibini dövdüğü halde gardiyanlar diğer kişiyi vurur. John’a göre hapishane insanı ruhsuz yapmaktadır. Gardiyanların veya çetelerin kurallarının geçerli olduğu, sokak kurallarının geçerli olmadığı hapishane ortamında insan her şeye alışmaktadır. Laura ziyarete geldiğinde Wade’i tıpkı diğer çete üyeleri gibi kafasını kazıtmış şekilde görür. Paraları bitmiştir. Wade, Laura’ya evi ve kamyoneti satmasını söyler. Avluda Wade, Jake’in hiç dövüşmediğini söyleyince çete üyeleri Wade’e dalarlar. Jack Wade’i kurtarırken gardiyanlar göz yaşartıcı bomba sıkarlar. Daha sonraki bir sahnede tecrit koğuşuna Danny gelmiştir. Danny, Jake’i bıçağı Wade’e verirken gördüğü için asıl pisliğin Jake olduğunu söyler ve Jake’i adamlarına bıçaklatır. John hücrede Wade’e demektedir ki: ‘’İyi ya da kötü diye bir şey yoktur, buna düşüncelerimiz yol açar. İnsanlar kuşku duymadan haklı olduklarına inandıklarında çok tehlikelidir.’’ Wade Laura ile 6 yıldır beraberdir ama evlenmemiştir, düğün planları yapılacağı sırada Wade hapse girmiştir. Wade evlenmeden önce durumunu düzeltmek ve Laura’ya düzenli bir hayat vermek istemiştir bu da ikisinin de çocukken sahip olmadığı bir hayattır. Laura ziyarete geldiğinde çok mağdur olduğunu, hayatını Wade’siz geçirmekte zorlandığını ifade etmektedir. Laura duygusal yapısı gereği Wade’nin hapishanede neler yaşadığını merak etmektedir ama Wade bunu söylemeyi uygun bulmamaktadır. Söylememesinin üzerine Laura Wade’e ‘’Canın cehenneme’’ diyerek hapishaneden ayrılır. Gardiyanlar da hapishanede ölüm korkusu yaşamaktadır ve gardiyanların ortalama ömrü 55 yıldır. Wade düzenli kavga etmektedir ve her dövüşü kazanmaktadır. Revirde Bill, Wade’e gardiyanların sorunlarından bahsederek kendisinin asla baskıya yenilmeyeceğini hatta baskıya zorlayacağını ifade eder. Wade’in şeyine elektrik şokuyla işkence yapar. Wade’in Danny’e yardım ve yataklıktan cezasına 6 yıl daha eklenir. Laura ve annesi de duruşmayı izlemişlerdir. Laura yaşının geçeceğini düşünerek Wade’i terk eder ve onu ortada bırakır. Bu hırsla avluda dövüşmeye devam eder. Zaten bütün dövüşleri kazanmaktadır. Kaslı vücudundan anlaşıldığı üzere kendine bakan bir adamdır, hapishanede de egzersizler yapmaktadır. Mikey, Laura’nın Wade’in eşyalarını kaldırdığını görür ve nedenini sorar. Laura ‘’Baban artık bizimle yaşamayacak’’ diyere çocuğun 1. sahibinin kendisi olduğuna vurgu yapar. Laura Wade’i ziyarete gelir ve Mikey ve kendisinin onsuz yaşamak istemediğini söyler. Wade, Laura’yı çok sevdiğini ve onsuz yapamayacağını söyler. Beklemesini istediğini söyler, ama beklemezse de anlayacaktır. Laura bekleyeceğini söyler. Çıktığında kendi olarak kalabilmesi ona yeterlidir. John ve Wade, Wade’in uğradığı haksızlığı düzeltmek için bir plan yaparlar. Avluda kamera kayıtları vardır ve planlarının parçası olarak gardiyanların yaptığı işkence ve haksızlıklarına kanıt oluşturma şansları doğar. Bill Wade’e rakibini öldürene kadar dövüşmesini söyler. Eğer bunu yapmazsa kendisi devreye girecektir. Avluda Wade yine dövüşü kazanır. Bill’in yere yat emrine uymaz ve ayakta dikilir. Sonra John de aynısını yapar. Bu ikiliyi gören herkes aynı şeyi yapmaya başlar. Tüm mahkumlar hücrelerine geri giderler. Bill Wade ve John’i geri çağırır ve avluda yere uzanmasını söyler. Kamerayı kapatmıştır, öldürdüğünde isyanı engellediğini yazacaktır. Ama Collins kamerayı açar, bu da Wade’in planının bir parçasıdır. Bill Wade’i bıçaklayıp suçu John’in üstüne atacaktır. Ama John gözlüğünde sakladığı bıçakla Bill’i bıçaklar. Bunun üzerine diğer gardiyan Diaz kabinden doğrulttuğu silahla John’i vurur. Collins Wade’i parmaklıklara kilitlediğinde şöyle der: ‘’Şimdi ne yapacağım, kovulacağım ve beni alacak tek hapishane bulamayacağım.’’ Planlar işe yaramış, John’a 20 gardiyanlık yapmış, John’un onu ölümden kurtardığı Gordon’un FBI ile iletişimi sayesinde Wade’e verilen ek ceza geri alınmıştır. Wade geri kalan 3 ayı koruyucu gözaltında geçirecektir. Yeni bir düğün tarihi alacaklardır. John istediği şekilde ölmüş, karısına ve kızına kavuşmuştur. Wade’e bir not bırakmıştır. Jake, Danny’i ispiyonladığı için koruyucu gözaltına alınmıştır ama Bill ölünce Collins onu tekrar tecride alır. Hücre arkadaşı da Danny’dir. John yazdığı mektupta hapishane insanın aile ve sadakat kavramlarını anlamasını sağladığını çünkü hapishanede bunların olmadığını yazmaktadır. Wade dönüştüğü kişiden kaçmamalıdır. Ona sarılmalıdır ve onunla doğmalıdır.  Erkek, ailesini muhakkak korumalıdır; tekrar öldürmek gerekse bile. 

KURAK GÜNLER

Kurak Günler filminin geçtiği Yanıklar isimli taşra kasabasında kuraklık ve obruklar vardır. Belediye sakinleri havaya tüfekle ateş ederek d...