24 Haziran 2022 Cuma

OKUMA BECERİLERİ ARAŞTIRMASI

Aydın Doğan Vakfı ve Eğitim Reformu Girişimi işbirliği ile Nisan 2022’de ‘’Okuma becerilerinin Toplumsal Cinsiyet Bağlamında İncelenmesi’’ araştırması yapılmıştır. Giriş bölümünde ‘’Kız çocukların okuma becerilerinin genel olarak oğlan çocuklardan yüksek olması, bu incelemeyi toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında yürütmeyi özellikle ilginç ve anlamlı kılıyor.’’ ifadelerine yer verilmiştir. Yani kız çocuklarının oğlanlardan üstün olması durumu söz konusudur. Eşitlik kavramına bakış açımız herkesin mümkün olduğunca en üst düzeye ulaşması için engelleri kaldırmak ise, erkeklerin içinde bulunduğu bu eşitsiz duruma çözüm bulunması için çalışmalar yapılması düşünülebilir. 

Araştırmacılar kullandıkları yöntemi şöyle tanımlamışlardır: ‘’Bu bölümde araştırmanın bulgularının hangi veri seti ve yöntemler kullanılarak hazırlandığı anlatılıyor. PISA 2018 veri seti farklı bileşenlerden oluşuyor. Bu çalışmada öğrenci ve okul anketlerinden faydalanıldı. Öğrenci anketinin veri setinde toplam 612.004, okul anketinde ise toplam 21.903 gözlem bulunuyor. Bu anketler her okula özel olarak atanan ayırıcı kodlar kullanılarak birleştirildi. Bu şekilde öğrenci ve okul düzeyindeki değişkenleri içeren bütünleşik bir veri seti ortaya çıkarıldı. Daha sonra bu bütünleşik veri setinden Türkiye’ye ilişkin veriler çekildi.’’

Araştırmada okuma becerileri şöyle tanımlanmıştır: ‘’Okuma becerileri bireylerin okuduğunu anlayan, değerlendirebilen, kendi okuduklarından vardıkları sonuçlarla karar verebilen ve eleştirel düşünen yurttaşlar olarak topluma katılmalarını sağlamada büyük önem taşır. Dolayısıyla bu beceri hem kızların hem oğlanların eğitim hayatları boyunca geliştirmeleri gereken temel bir bilişsel yeterliktir. Tek başına sağladığı yararın yanı sıra bu beceriler matematik ve fen derslerindeki başarıyı da beraberinde getiriyor.’’ Okuma becerilerine sahip olmak, bireyin kendi özgürlüğünü elde etmesinin köşe taşıdır. OECD ülkelerinin hepsinde kızların okuma becerilerinin erkeklerden yüksek olduğu görülmektedir.

Araştırmada şu ifadelere yer verilmiştir: ‘’Okuma becerileri zayıf olan öğrenciler, okulu erken bırakma ve işsizlikle karşılaşma olasılıkları daha yüksek olduğu için risk grubundaki öğrenciler olarak değerlendirilebilirler. OECD tarafından, PISA 2018 okuma becerilerinde oğlan çocukların kızlara oranla daha geride kaldığının altı çiziliyor, bu farkın en alt düzeyde başarı gösterme oranlarında da görüldüğü belirtiliyor. Bu durumun çocukların gelecekteki hayatlarında ve mezuniyet sonrası istihdama katılımlarında yaratabileceği sorunlar dikkate alındığında, kız ve oğlan çocuklar arasındaki farka etki edebilecek unsurlara değinmek önemlidir.’’

‘’Örneğin zevk için okumaya genellikle ne kadar zaman harcadıkları sorulduğunda, OECD ülkeleri genelinde oğlanların %75'inden fazlası hiç zaman ayırmadığını ya da günde 30 dakikadan az zaman harcadığını bildiriyor. Bu oran kızlarda ise %57,2’dir. Yine OECD ülkeleri arasında, oğlanların %24’ü okumayı sevdiğini ve hobileri arasında okumanın olduğunu vurgularken bu oran kızlar için %44’tür.’’ Okuma yapmaktan zevk alma, okuma ve anlama becerilerini ve kelime dağarcığını geliştirmektedir. Okuma yapmaktan zevk alanların cinsiyet fark etmeksizin okuma puanı artmaktadır. Öğrencilere zevk için okuma yapmaya ne kadar zaman ayırıyorsunuz diye sorulduğunda kızların %13,2’si ve oğlanların %34,3’ü zevk için okuma yapmadığını belirtmiştir. Zevk için iki saatten fazla okuma yapanların oranı kızlarda %13,9, oğlanlarda %4,4’tür. Kızların %77,5’i okumanın boş zamanlarda en çok zevk aldığı uğraşlardan biri olduğunu söylerken oğlanların %49,6’sı okumayı en sevdikleri aktiviteleri arasında sayıyor. Kendi isteği ile okunan kitap türleri arasında öyküleyici kitaplar türünde kızlar %30,4 ile oğlanlar %14’tür. Yani kızlar öyküleyici kitap türünü daha çok okumaktalardır. Bunun yanında gazetelerin %18,4 erkekler, %9,8 kızlardır. Yani kızlar gazeteyi daha az okumaktadır. Bu durumda kadınların daha romantik yapıda olduğu iddia edilebilir. Bilgilendirici kitaplar, dergiler ve çizgi romanda anlamlı bir fark bulunmamaktadır. 

Yani kadınlar erkeklerden daha çok okumaktadır. Erkeklere yüklenen toplumsal roller kadınlar ve erkeklerde eşitsizliğe ve erkek mağduriyetine yol açmaktadır. Oğlanları cesaretlendirecek, okuma yapma konusunda özendirecek çevresel unsurlar eksiktir. Oğlanlar okuma yapmanın daha az önemli olduğunu düşünmektelerdir. Kızların okuma yapmak ve kariyer sahibi olmak ile ilgili ‘’kadınlık bilinci’’ diye adlandırabileceğimiz bir içsel motivasyonu bulunmaktadır, ama benzer şekilde ‘’erkeklik bilinci’’ gibi bir içsel motivasyonu erkeklerde göremeyiz. OECD ülkeleri genelinde kızların oğlanlara kıyasla verilen bir işi bitirmek için daha fazla olumlu tutum içinde ve daha yüksek motivasyona sahip olduklarını belirtmektedir. Benzer durum Türkiye için de geçerlidir. Ama okuma becerilerindeki kadınların üstünlüğü istihdama yansımamıştır. Türkiye’de kadın istihdamı düşüktür ve ne eğitimde ne istihdamda olanlar arasında genç kadınlar fazladır. 2021 itibarıyla yükseköğretimde kadınların okullulaşma oranı (%48,5) erkekleri (%40,5) geçmesine karşın kadınların istihdama katılımı hâlâ %34,2 seviyesindeyken erkeklerinki %72,7’dir. Bu durum da ayrı bir yazının konusu olabilir. 

Araştırmada okul süreçleri ile ilgili şu ifadelere yer verilmiştir: ‘’ Öğrenci-öğretmen ilişkisi, destekleyici öğretmen davranışları, öğrenmede rekabet, okul kaynakları gibi eğitsel faktörler kızların performansını oğlanlardan daha fazla etkiliyor. Örneğin kızlar ödev yapmak için daha fazla zaman harcıyorlar ve bu sayede okuduğunu anlamada, metin yapıları ya da kelime bilgisinde oğlanlara göre daha başarılı oluyorlar.’’

Araştırmada sosyo-ekonomik durumun da okuma puanları üzerindeki etkisi incelenmiştir. Sosyo-ekonomik düzey artınca okuma puanları da artmaktadır. Ama bu bulgu cinsiyetler arasında değişkenlik göstermemektedir. Yapılan analize göre, öğretmenlerin sınıfta ve okulda tüm öğrencilere eşit ve saygılı davrandığı, çokkültürlülüğü desteklediği ve toplumda var olan dışlayıcı ve küçük düşürücü davranışları okula taşımadığı adil bir okul ikliminde öğrenim gören öğrencilerin okuma başarı puanlarının daha yüksek olduğu görülmektedir. Bunun yanında oğlanlar okula aidiyet ve rekabetçi okul ortamından daha olumlu yönde etkilenmektedir. Okuma becerilerine ilişkin özyeterlik algısı yüksek olan, başka bir deyişle, okuma becerilerine güvenen ve iyi bir okuyucu olduğunu düşünen kızların okuma puanları daha yüksektir. Öğretmenlerin ve ailelerin kızların oğlanlara göre daha iyi bir okuyucu olduğunu düşünmeleri ve onları buna uygun şekilde motive etmeleri bu sonuca neden olmuş olabilir. Bu konuda araştırmada şu ifadelere yer verilmiştir: ‘’ Kız çocukların yılmazlıkları, zor durumda çözüm yolu bulabileceklerine ve zor durumların üstesinden gelip başarılı olabileceklerine olan inançları kızların okuma başarılarıyla olumlu bir ilişki içindedir. Bu değişkenin hesaplanması bahsettiğimiz özyeterlik değişkeniyle yakından ilişkili olduğu düşünülürse, kendilerine güvenen kızların okuma başarı puanının da yüksek olması beklenilen bir sonuçtur.’’ Kızların verilen bir işi bitirme konusunda daha fazla motivasyonları vardır. Özellikle Türkiye gibi eğitim sisteminin sınav ve rekabet üzerine kurulu olduğu, eğitimin ve yüksek gelirli işlerin sosyal mobiliteyi artırıp kişilere daha refah dolu bir yaşam sunduğu ve böylece gelir eşitsizliğini ileriki zamanlarda biraz da olsa dengelediği ülkelerde, öğrencilerin yüksek gelirli meslek gruplarına ve yükseköğretime yönelmesinde okullar özellikle kızlar için kilit bir rol oynamaktadır. 

 

Araştırmanın linki şuradadır: 

 https://aydindoganvakfi.org.tr/media/somjyty3/arastirmaraporuokumabecerileri-v1.pdf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KURAK GÜNLER

Kurak Günler filminin geçtiği Yanıklar isimli taşra kasabasında kuraklık ve obruklar vardır. Belediye sakinleri havaya tüfekle ateş ederek d...